Hicr Sûresi 99. Ayet Tefsiri


99 / 99


Hicr Sûresi Hakkında

Hicr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 99 âyettir. İsmini 80. âyette geçen اَلْحِجْرُ (hicr) kelimesinden alır. Hicr, Sâlih (a.s.)’ın peygamber olarak gönderildiği Semûd kavminin yaşadığı bölgenin adıdır. Muhtemelen korunaklı bir bölge olması sebebiyle bu adı almış olabilir. Yalnız kelimenin Arapça aslında mâni olmak, mahrum etmek gibi mânaların olması, sûrenin ciddi bir ikaz taşıdığını da göstermektedir. Mushaf tertîbine göre 15, iniş sırasına göre 54. sûredir. 

Hicr Sûresi Konusu

Hicr sûresi, Resûlullah (s.a.s.)’in davetini kabul etmeyen, onu inkâr eden, hatta onunla alay edenleri ikaz ve tehditle başlar. Önceki peygamberlere de aynı tavrın sergilendiğini haber vererek Peygamberimiz (s.a.s.)’i teselli buyurur. Kur’an’ın ve onu tebliğ edenin ilâhî muhafaza altında olduğunu, netice itibariyle hakkın gâlip geleceğini müjdeler. Allah Teâlâ’nın gökte ve yerdeki bir kısım kudret ve azamet nişânelerine temasla yeniden dirilişin gerçekliğine işaret eder. Hz. Âdem ve İblîs kıssasını, Hz. İbrâhim, Hz. Lût, Eyke ve Hicr halkı kıssalarını hulâsaten anlatarak hak ile bâtıl arasındaki mücâdeleyi gözler önüne serer. Kur’an’ın ehemmiyetine, Resûlullah (s.a.s.)’in vazife ve mesuliyetine dikkat çekerek, son nefese kadar kulluk telkiniyle sözü tamamlar. 

Hicr Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on beşinci, iniş sırasına göre elli dördüncü sûredir. Yûsuf sûresinden sonra, En‘âm sûresinden önce Mekke döneminde, müşriklerin Hz. Peygamber’e ve müslümanlara yaptıkları baskıların şiddetlendiği yıllarda nâzil olmuştur (bk. âyet 94). İbn Âşûr’a göre (XIII, 6) bi‘setin (Hz. Peygamber’e vahyin gelmeye başlamasının) dördüncü yılının sonunda inmiştir. 87. âyetin Medine’de indiği yolundaki bilgi itimada şayan görülmemektedir.

TEFSİR:

Yaratılıştaki hikmeti kavrayamayan, Allah Teâlâ’nın kâinata  koyduğu ilâhî kanunlardan haberdar olmayan fıtratları bozulmuş müşrikler ve münkirler, Allah’ın insanlara peygamber göndermesindeki sırrı anlayamamışlar; hem peygamber hem de getirdiği kitap hakkında asılsız ve saçma sözler söylemişlerdir. Kur’an, müşriklerin söyledikleri bu sözleri detaylı bir şekilde bize haber vermektedir. Onlar Peygamberimiz (s.a.s.) hakkında şunları söylüyorlardı:

“«Bu nasıl Peygamber böyle? Bizim gibi yiyip içiyor, çarşı pazarda dolaşıyor. Bari, yanısıra bir melek indirilmiş olsaydı da, kendisiyle birlikte gezip hem onun peygamberliğini doğrulasa hem de bizi Allah’ın azabına karşı uyarsaydı ya? Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya kendisinin zahmetsizce yiyip içeceği, geçimini temin edeceği bir bahçesi olsaydı» dediler…” (Furkan 25/7-8)

Onlar yine Peygamberimiz (s.a.s.)’e kahin, mecnun, şair diyorlar; O’nun, zamanın felaketlerine uğrayıp helak olmasını bekliyorlardı. (Tur 52/29-30) Kur’an okuyup, onunla tebliğ yaparken gürültü çıkarıyorlar ve ona mani olmaya çalışıyorlardı. (Fussılet 41/26)

Müşriklerin bu tavırları ve söyledikleri bu sözler, bir insan olarak Resûlullah (s.a.s.)’i üzmekte, canını sıkmakta ve göğsünü daraltmakta idi. Beşer ruhu, bu derece cehalet karşısında sıkıntı duyar ve burkulur. Fakat Allah Teâlâ, bu noktada yine Peygamberini teselli etmekte, kendisinin sadece bir uyarıcı olduğunu bildirmekte, onların cehaletlerinden kaynaklanan bu nevi sözleri karşısında sarsılmayıp risalet ve tebliğ görevine eksiksiz bir şekilde devam etmesini emretmektedir. Ayrıca bu vesileyle göğsünde meydana gelen darlığın izalesi için de Rabbini hamd ile tesbih edip secde edenlerden olmasını ve ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluğa devam etmesini istemektedir. Zira bu gibi ibâdetlerle meşgul olana, rubûbiyet âleminin nurları açılır, dünya gözünde değersizleşir, dünyevî hazlara temâyülden vazgeçerek bütünüyle Allah’a yönelir. Bu sayede de göğsü açılır, inşirah bulur, huzûra erer; hizmetlerini gönül genişliği içinde yapmaya devam eder.

“Gözlerden perdeyi kaldırıp her gerçeği ortaya çıkaracak ölüm” (Hicr 15/99) diye tercüme ettiğimiz kelimenin aslı اَلْيَق۪ينُ  (yakîn)dir. Aslında bu kelimenin mânası “kesin bilgi” demektir. Ancak burada “ölüm” anlamında kullanılmıştır. Çünkü ölüm ânında gözlerden perdeler kalkmakta, gaybî olarak inanılan şeyler hakkında kesin bilgiye ulaşılmaktadır. Nitekim Müddessir sûresi 47. âyette “yakîn” kelimesinin “ölüm” mânasında kullanıldığı gâyet açık şekilde anlaşılmaktadır. Muhâcir sahâbelerden Osman b. Maz’ûn vefat edince, Allah Resûlü (s.a.s.)’in: “Ona yakîn gelmiştir” buyurması da bunu göstermektedir. (Buhârî, Cenâiz 3)

Hicr sûresinin bu şekilde sona ermesini Nahl sûresi buna uygun güzel bir başlangıçla takip edecektir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...