Hicr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 99 âyettir. İsmini 80. âyette geçen اَلْحِجْرُ (hicr) kelimesinden alır. Hicr, Sâlih (a.s.)’ın peygamber olarak gönderildiği Semûd kavminin yaşadığı bölgenin adıdır. Muhtemelen korunaklı bir bölge olması sebebiyle bu adı almış olabilir. Yalnız kelimenin Arapça aslında mâni olmak, mahrum etmek gibi mânaların olması, sûrenin ciddi bir ikaz taşıdığını da göstermektedir. Mushaf tertîbine göre 15, iniş sırasına göre 54. sûredir.
Hicr sûresi, Resûlullah (s.a.s.)’in davetini kabul etmeyen, onu inkâr eden, hatta onunla alay edenleri ikaz ve tehditle başlar. Önceki peygamberlere de aynı tavrın sergilendiğini haber vererek Peygamberimiz (s.a.s.)’i teselli buyurur. Kur’an’ın ve onu tebliğ edenin ilâhî muhafaza altında olduğunu, netice itibariyle hakkın gâlip geleceğini müjdeler. Allah Teâlâ’nın gökte ve yerdeki bir kısım kudret ve azamet nişânelerine temasla yeniden dirilişin gerçekliğine işaret eder. Hz. Âdem ve İblîs kıssasını, Hz. İbrâhim, Hz. Lût, Eyke ve Hicr halkı kıssalarını hulâsaten anlatarak hak ile bâtıl arasındaki mücâdeleyi gözler önüne serer. Kur’an’ın ehemmiyetine, Resûlullah (s.a.s.)’in vazife ve mesuliyetine dikkat çekerek, son nefese kadar kulluk telkiniyle sözü tamamlar.
Mushaftaki sıralamada on beşinci, iniş sırasına göre elli dördüncü sûredir. Yûsuf sûresinden sonra, En‘âm sûresinden önce Mekke döneminde, müşriklerin Hz. Peygamber’e ve müslümanlara yaptıkları baskıların şiddetlendiği yıllarda nâzil olmuştur (bk. âyet 94). İbn Âşûr’a göre (XIII, 6) bi‘setin (Hz. Peygamber’e vahyin gelmeye başlamasının) dördüncü yılının sonunda inmiştir. 87. âyetin Medine’de indiği yolundaki bilgi itimada şayan görülmemektedir.
اَلْحِجْرُ (Hicr), Sâlih (a.s.)’ın peygamber olarak gönderildiği Semûd kavminin yaşadığı bölgenin ismidir. Medine ile Tebük arasında bulunur. Buraya Hz. Sâlih’le olan ilgisi sebebiyle “Medâin-i Sâlih” de denilir. Semûd kavmi de peygamberleri olan Hz. Sâlih’i yalanladılar, gösterdiği deve mûcizesini inkâr ettiler, hatta onu haksız bir şekilde boğazlayıp Allah’ın emrine karşı geldiler. Kolaylıkla yıkılıp çökmemesi, düşmanlar tarafından hemen tahrip edilememesi, hırsız ve eşkıyaların girmemesi için dağları yontarak sırf taştan oyma evler yaptılar. Fakat bunların hiçbiri, inkâr ve yalanlamaları sebebiyle hak ettikleri cezayı kendilerinden savmaya yetmedi. Bir gün sabah vaktine girdikleri sırada korkunç bir sayha onları yakalayıp helak ediverdi. (bk. A‘râf 7/73-79; Hûd 11/61-68)
Resûlullah (s.a.s.), Tebûk gazvesi sırasında Hicr denilen yerde konakladığında ashâbına, oranın kuyusundan su içmemelerini ve o kuyudan su çekmemelerini emretti. Ashâb-ı kirâm (r.a.): “Biz, o suyla hamur yoğurduk ve oradan su çektik deyince, Allah Resûlü (s.a.s.) kendilerine, o suyu dökmelerini ve o hamuru da bir kenara atmalarını emretti. (Buhârî, Enbiyâ’ 17)
Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle anlatıyor: Resûlullah (s.a.s.) ile birlikte Hicr’e yolumuz düştü. Efendimiz (s.a.s.) bize: “Kendilerine zulmetmiş olanların meskenlerine, onların başına gelen musibetin bir benzeri sizin başınıza da gelir korkusuyla ancak ağlayarak girin” buyurdu, sonra da devesini dürterek hızlıca yoluna devam etti. (Buhârî, Enbiyâ’ 17)
Bilinmelidir ki, günahlara dalmanın sebebi Allah’tan gaflet, Allah’tan gafletin sebebi de O’nun kâinatta tecelli eden kudret akışlarını, varlık ve olaylardaki sebep-sonuç ilişkisini tefekkürden uzak durmaktır:
Allah, inkâr edenlere Nûh’un karısı ile Lût’un karısını örnek verir. Her ikisi de, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında idiler, fakat o ...
Furkân sûresi 15-16. âyetlerinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 15-16. Ayetlerinin Arapçası: قُلْ اَذٰلِكَ خَيْرٌ اَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ ا ...
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...