Hadid Sûresi 15. Ayet Tefsiri


15 / 29


Hadid Sûresi Hakkında

Hadîd sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 29 âyettir. İsmini, 25. âyette geçen ve “demir” mânasına gelen اَلْحَد۪يدُ (hadîd) kelimesinden alır.  Mushaf tertîbine göre 57, iniş sırasına göre 112. sûredir.

Hadid Sûresi Konusu

Sûre Allah Teâlâ’nın azametini, ilim ve kudretinin büyüklüğünü tanıtarak insanları Allah ve Rasûlü’ne imana; İslâm yolunda vermeye ve cihada davet eder. Ömrünü Allah’a kulluk ve O’nun dinini tebliğ uğrunda değerlendirenlerin âhirette erişecekleri nimetleri hatırlatırken, buna mukâbil kalbinde nifak hastalığı taşıyanların öte dünyadaki çaresiz hallerini gözler önüne serer. Gönlü sadece Cenâb-ı Hakk’a bağlamak ve sadece O’na kulluğun derdinde olabilmek için hem dünya hayatının fâniliğini idrakin, hem de kadere teslimiyetin ehemmiyetine dikkat çeker. Ayrıca iyi bir kul olabilmek için hıristiyanların ihdas ettiği gibi ruhbanlığa gerek olmadığını; iman edip Peygambere ve ona inen Kur’an’ın talimatlarına uymanın insanı kemâle erdireceğini bildirir.

Hadid Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada elli yedinci, iniş sırasına göre doksan dördüncü sûredir. Zilzâl sûresinden sonra, Muhammed sûresinden önce nâzil olmuş ve genellikle Medine’de inen sûreler arasına yerleştirilmiştir. İbn Âşûr bunun, Mekkî mi Medenî mi olduğu hususu en tartışmalı sûre olduğunu ifade eder. Fakat hemen bütün âlimler hem Mekkî hem Medenî âyetler ihtiva ettiğini kabul ederler (bk. İbn Atıyye, V, 256; İbn Âşûr, XXVII, 353-354).

Hadid Sûresi Fazileti

Hadîd sûresi, سَبَّحَ (sebbeha) ve يُسَبِّحُ (yüsebbihu) kelimeleriyle başlayan ve اَلْمُسَبِّحَاتُ (Müsebbihât) olarak isimlendirilen sûrelerin ilkidir. Diğerleri Haşr, Saff, Cuma ve Tegâbün sûreleridir. Rivayete göre Resûlullah (s.a.s.), yatmadan önce bu sûreleri okur ve “Şüphesiz bunlar içinde bin âyetten daha faziletli bir âyet vardır” buyururdu. (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an 21; Deavât 22)

TEFSİR:

Mahşer günü münafıklar, mü’minlerin aksine karanlıklar içinde kalacaklardır. Mü’minlerden nur talebinde bulunacaklar; “Ne olur, bizi bekleyin, bizim tarafa şöyle bir yönelin de nurunuzdan istifade edelim” diye yalvaracaklar. Fakat bu istekleri sonuçsuz kalacak. Hatta pişmanlıklarını daha da artırmak için ya melekler veya mü’minler tarafından, alayvârî ve azarlayıcı bir edayla, kendilerine tekrar dünyaya dönmeleri, eğer mümkünse gidip orada nur aramaları söylenecektir. Yahut, yine onlarla eğlenmek maksadıyla, arkalarını kuşatmış olan karanlıktan medet ummaları tavsiye edilecektir. Geriye döndüklerinde ise mü’minlerle kendi aralarına bir set çekilecek. Bu setin sadece bir kapısı olacak. Mü’minler bu kapıdan cennete girecekler, münafıklar ise kapının dışında kalacaklar. Kapının veya setin iç tarafı cennettir. Orada mü’minler için büyük bir rahmet tecellisi vardır. Dış tarafı ise cehennemdir. Orada münafıklara müstahak oldukları azap ulaşacaktır.

Münafıkların böyle fecî bir âkıbete uğramalarının sebepleri şunlardır:

Dünyada zâhiren “inandık” derler, mü’minlerle beraber bulunurlardı. Fakat kalplerinde nifak ve küfür vardı. Münafıklık yaparak kendi başlarını belâya sokmuşlar, fitneye düşürmüşler ve kendi kendilerini helake sürüklemişlerdi.

Peygamberimiz (s.a.s.)’in ve mü’minlerin başlarına bir musibetin gelmesini beklemişlerdi. Bir taraftan kendi menfaatlerini korumak, bir taraftan da mü’minlere kötülük yapmak için fırsat kollamışlardı.

Peygamber ve Kur’an hakkında hep şüphe içinde olmuşlar, bir türlü iman kalplerine yerleşmemişti.

Peygamber (s.a.s.) tebliğinde muvaffak olamayacak, İslâm yayılıp hâkim duruma gelemeyecek diye boş temenni ve kuruntularla kendilerini aldatıp durmuşlardı. Şeytan onları Allah’ın affı ve merhametiyle aldatmış, sonunda ölüm gibi her şeyi bitiren musibetle karşılaşmışlardı.

Öyleyse mü’minler bütün nifak hallerinden uzak durmalı ve özellikle gelen âyette yer alan uyarıya iyi kulak vermelidirler:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...