Enbiyâ Sûresi 30. Ayet Tefsiri


30 / 112


Enbiyâ Sûresi Hakkında

Enbiyâ sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 112 âyettir. اَلأنْبِيَاءُ (enbiyâ), kelime olarak “nebî” kelimesinin çoğulu olup “peygamberler” anlamına gelir. Bir kısım peygamberlerin kıssalarından ibretli sahneler beyân etmesi sebebiyle “Enbiyâ sûresi” ismini almıştır. Mushaf tertîbine göre 21, iniş sırasına göre 73. sûredir.

Enbiyâ Sûresi Konusu

Sûrenin başlangıcında, Resûlullah (s.a.s.) ve Kur’an’a iman etmeyenlerin, artık hesap vakitlerinin iyice yaklaşmış olmasıyla birlikte hakikat karşısındaki derin gafletleri, şaşkınlıkları, perişan âkıbetleri dile getirilir ve başlarına helak edici musîbetler geldiğinde onların bundan kurtuluşlarının mümkün olmayacağı belirtilir. Allah’ın ulûhiyette tekliğine, birliğine ve kudretine en büyük delilin, kâinattaki emsalsiz âhenk olduğuna; Allah’tan başka bir ilâhın varsayılması durumunda bu ahengin yerini anarşi ve bozukluğun alacağına dikkat çekilir. Göklerle yerin yoktan var edilmesi, her canlı varlığın sudan yaratılması, yeryüzündeki dağlar, yollar, gece, gündüz, güneş ve ay birer ilâhî kudret nişânesi olarak zikredilir. Ölüm, âhiret, hesap, cennet, cehennem vurgusu yapılır. Sonra da Hz. Mûsâ, Hz. İbrâhim, Hz. Lût, Hz. Nûh, Hz. Dâvûd, Hz. Süleyman, Hz. İsmâil, Hz. İdris, Hz. Zülkifl, Hz. Yûnus, Hz. Zekeriya, Hz. Meryem ve Hz. İsa’nın kıssalarından pek ibretli birer, ikişer kesit sunulur. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (s.a.s.)’in risâletinden istifade ile, göklerin kağıt tomarı gibi dürüleceği kıyamet gününde, ebedî azaba düçar olanlardan değil, o dehşetli manzaraların kendilerini tasalandırmadığı, meleklerin kendilerini cennetle müjdelediği bahtiyâr insanlardan olmak tavsiye edilir.

Enbiyâ Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yirmi birinci, iniş sırasına göre yetmiş üçüncü sûredir. İbrâhim sûresinden sonra, Mü’minûn sûresinden önce Mekke döneminde inmiştir. Abdullah b. Mes‘ûd, “Benî İsrâil (İsrâ), Kehf, Meryem, Tâhâ ve Enbiyâ sûreleri, benim Mekke’de ilk öğrendiğim güzel sûrelerdir” demiştir (Buhârî, “Tefsîr”, 21/1). Bazı müfessirler 44. âyetinin Medine döneminde nâzil olduğu kanaatindedir.

اَوَلَمْ يَرَ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَنَّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَاۜ وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَٓاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّۜ اَفَلَا يُؤْمِنُونَ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır 30: Kâfirler görmezler mi ki, göklerle yer bitişik halde idi de biz onları birbirinden ayırdık ve canlı olan her şeyi sudan meydana getirdik. Bu gerçek karşısında, hâlâ mı iman etmeyecekler?

TEFSİR:

Günümüzde ulaşılan ilmî tespitlere göre, uzaydaki cisimler vaktiyle bir gaz kütlesi halinde idi. Zamanla bu gaz kütlesinden küreler halinde parçalar kopmuş ve uzay boşluğuna fırlamıştır. Aynı şekilde dünyamız da, bir gaz kütlesi olan güneşten kopmuş ve zaman içinde soğuyarak kabuk bağlamıştır. Bu arada dünyamızdan yükselen gazlar ve buharlar, yoğunlaşarak yağmur şeklinde tekrar dünyaya dökülmüş, böylece denizler ve okyanuslar meydana gelmiştir. Suda yosunlaşma ile başlayan canlılar, ilâhî kanunlara göre gelişmiştir. Allah, en mükemmel canlı olarak da yine içinde suyun bulunduğu özel bir çamurdan insanı yaratmıştır.

Canlıların hayatı, gıdâ itibariyle “gökten gelen su” iledir. Bunun gibi kalplerin hayatı “rahmet suyu” ile, sırların hayatı ise “tâzim suyu” iledir. Bir kısım var ki, onların hayatı “hayâ suyu” iledir. Fakat onlar sayıca çok azdır.

Dağların yaratılış hikmetine gelince:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...