Tebbet Sûresi 4-5. Ayet Tefsiri


4-5 / 5


Tebbet Sûresi Hakkında

Tebbet sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 5 âyettir. İsmini, birinci âyetteki “kurudu/kurusun” mânasındaki تَبَّتْ (tebbet) kelimesinden alır. Ayrıca اَلْمَسَدُ (Mesed), لَهَبٌ (Leheb), اَبُو لَهَبٍ (Ebû Leheb) isimleriyle de anılır. Mushaf tertîbine göre 111, iniş sırasına göre ise 6. sûredir.

Tebbet Sûresi Konusu

Sûre, öncelikle Resûlullah (s.a.s.)’e karşı amansız bir düşmanlık sergileyen amcası Ebû Leheb ve karısının, bunların şahsında da tüm din düşmanlarının fecî âkıbetini gözler önüne serer.

İniş Sebebi

Peygamberimiz (s.a.s.), “Sen, önce yakın akrabanı uyar!” (Şuarâ 26/214) emri gelince, bütün Kureyşi Safâ tepesine çağırdı. Yüksek bir kayanın üzerinden onlara şöyle hitâb etti:

“–Ey Kureyş cemaati! Ben size, şu dağın eteğinde veya şu vâdide düşman atlıları var; hemen size saldıracak, mallarınızı gasbedecek desem, bana inanır mısınız?”

Kureyşliler hiç düşünmeden:

“–Evet inanırız! Çünkü şimdiye kadar seni hep doğru söylediğini gördük. Senin yalan söylediğini hiç duymadık!” dediler.

Karşısındaki insanlardan bu tasdîki alan Resûlullah (s.a.s.), onlara şu ilâhî hakîkati bildirdi:

“–O hâlde ben şimdi size, önünüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allah’a inanmayanların, o çetin azâba uğrayacaklarını haber veriyorum. Ben sizi o çetin azaptan sakındırmak için gönderildim.

Ey Kureyşliler! Size karşı benim hâlim, düşmanı gören ve âilesine zarar vereceğin­den korkarak hemen haber vermeye koşan bir adamın hâli gibidir.

Ey Kureyş cemaati! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz. Uykudan uyanır gibi de diri­leceksiniz. Kabirden kalkıp Allah’ın huzûruna varmanız, dünyadaki her hareketinizin he­sâbını vermeniz muhakkaktır. Neticede hayır ve ibâdetlerinizin mükâfâtını, kötü işlerinizin de ceza ve şiddetli azâbını göreceksiniz! Mükâfat ebedî bir cennet; ceza da ebedî bir cehennemdir.” (Bk. Buhârî, Tefsir 26; Müslim, Îman 348-355; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 281-307; İbn Sa‘d, et-Tabakât, I, 74, 200)

Allah Resûlü (s.a.s.)’in bu hitâbesine, orada bulunanlardan umûmî bir îtiraz gelmedi. Yalnız amcası Ebû Leheb:

“–Hay eli kuruyası! Bizi buraya bunun için mi çağırdın?” diyerek münâsebetsiz ve ya­kışıksız sözler sarf etti. Hakâretleriyle Peygamber Efendimiz’in aziz kalbini incitti. Ebû Leheb’in bu tavrı üzerine, onu ve karısını kötüleyen ve cehennemlik olduklarını îlân eden “Tebbet Sûresi” nâzil oldu. (Buhârî, Tefsir 26/2, 34/2, 111/1-2; Müslim, Îman 355)

Tebbet Sûresi Nuzül Sebebi

Mushaftaki sıralamada yüz on birinci, iniş sırasına göre altıncı sûredir. Mekke döneminde Fâtiha sûresinden sonra, Tekvîr sûresinden önce inmiştir. Rivayete göre Allah Teâlâ kendisine yakınlarını uyarıp İslâm’a çağırmasını emredince (bk. Şuarâ 26/214) Hz. Peygamber Safâ tepesine çıkmış, orada bulunan Kureyş kabilesi mensuplarını yanına çağırarak onlara İslâm’ı tebliğ etmiş; ancak Resûlullah’ın amcası Ebû Leheb bu olaya kızarak, “Kuruyup yok olasıca! Bizi bunun için mi çağırdın?” demesi üzerine bu sûre inmiştir (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 111; Taberî, XXX, 217-218).

وَامْرَاَتُهُۜ حَمَّالَةَ الْحَطَبِۚ ﴿٤﴾
ف۪ي ج۪يدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ ﴿٥﴾
Karşılaştır 4: Karısı da beraber girecek. Hem de o ateşe odun taşıyıcı olarak.
Karşılaştır 5: Boynunda sağlam bükülmüş bir ip olduğu halde.

TEFSİR:

Burada Ümmü Cemil için حَمَّالَةَ الْحَطَبِ  (hammâlete’l-hatab) yani “odun taşıyıcısı” tavsifi yapılır. Bununla alakalı şu izahlar yapılabilir:

  Bu kadın, oduncular gibi liften yapılmış urganı boynuna bağlayıp Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in yoluna atmak üzere diken taşıdığı için “gerdanında bükülmüş ip bulunan odun hamalı” diye nitelendirilmiştir.

  Yahut cehennemde böyle bir duruma gireceğini anlatmak için ona bu vasıf verilmiştir.

  Yahut insanlar arasında koğuculuk yapıp arayı kattığı, insanları birbirine düşürüp kızıştırdığı için ona “odun hamalı” denmiştir. Çünkü koğuculuk yapana da: “İnsanlar arasında odun taşıyıp ateş yakıyor, onları birbirine katıp düşmanlık, kızgınlık, kavga çıkarıyor” denilir. Ateş nasıl odunla yanarsa, insanların birbirine kızması da koğucunun hareketleriyle olur. Âdeta koğucunun davranışı, kavga ateşinin yakıtı olmaktadır. O dünyada fitne ateşini tutuşturduğu gibi, cehennem ateşi de onun için tutuşacaktır.

  Rivayete göre o kadının mücevher­den yapılmış kıymetli bir gerdanlığı vardı. “Lât ve Uzzâ’ya yemin olsun ki, bunları Muhammed’e düşmanlık yolunda harcayacağım” derdi. Bu sebep­le Yüce Allah da, o gerdanlık yerine, boynuna ateşten bir ip takmıştır. (bk. İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, IV, 564)

İşte bu sebeplerle Cenâb-ı Hak, onlar hakkında müstakil bir sûre indirmiş, Habîbi’ne olan düşmanlıkları yüzünden ebediyen lanetlenmek üzere onları Kelâm-ı Kadîmi’ne pek fenâ bir şekilde kaydetmiştir. Hazin ve perişan âkıbetlerini bütün dünyaya bir ibret vesikası olarak sunmuştur. İslâm’da esas olanın kan akrabalığı değil, iman kardeşliği olduğunu açık bir misalle beyân etmiştir. Eğer bir kişinin imanı yoksa, Resûlullah (s.a.s.)’e akraba olması, hatta onun amcası olmasının bile hiçbir fayda vermeyeceğini bildirmiştir. Böylece kimsenin babasının, dedesinin veya herhangi bir akrabasının faziletine güvenerek aldanmamasını; sahih bir iman ve sâlih amellere yönelerek, ihsan seviyesinde bir kullukla kendini kurtarmaya çalışmasını telkin etmektedir.

Tebbet sûresinde bahsedilen ebedî zarar ve hüsrandan kurtulmak için yegâne çarenin Allah’ın dînine sarılmak ve bunun için de önce tevhid ve ihlas ile Allah’ı tanımak olduğunu beyân için şimdi İhlâs sûresi gelecektir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Tebbet Sûresi Ayetler:

1 - 3 4 - 5

https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...