Nûh sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 28 âyettir. İsmini, sûrede kıssası anlatılan Hz. Nûh’tan alır. اِنَّٓا اَرْسَلْنَا (İnnâ erselnâ) sûresi diye de anılır. Hem Mushaf tertîbine, hem de iniş sırasına göre 71. sûredir.
Hz. Nûh’un uzun yıllar ısrarla yaptığı tebliğ, verdiği mücâdele ve kavminin buna inkâr, yalanlama ve büyük bir vurdumduymazlıkla mukabele etmesi dikkat çekici bir üslupla anlatılır. Putperestliğin temellerine temas edilir. Hz. Nûh’un duasıyla, o inatçı azgın kavmin helaki ibretli bir vesika halinde gözler önüne serilir.
Gerek mushaftaki sıralamaya gerekse nüzûl sırasına göre yetmiş birinci sûredir. Nahl sûresinden sonra, İbrâhim sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm, Allah’a iman ve itaatin bolluk, bereket, huzur ve refaha vesile olacağını (bk. Mâide 5/66; A‘râf 7/96; Hûd 11/3, 52); imansızlık ve itaatsizliğin ise bereketi ortadan kaldırıp sıkıntı ve felaketlere sebep olacağını (bk. Tâhâ 20/124) yer yer hatırlatır. Burada da bu husus açıkça beyân edilmektedir. Nitekim Hz. Ömer’in şu hali, bu âyetleri nasıl anlamamız gerektiğini gösteren açık bir misaldir:
Ömer (r.a.) bir defasında yağmur duasına çıktı. Geri dönünceye kadar bağışlanma dilemekten başka bir şey yapmadı. Yağmur yağınca, yanında bulunanlar: “Biz senin yağmur için dua ettiğini görmedik” dediler. O da: “Ben göğün yağmur gelen kapılarına vurdum” buyurmuş sonra da Nûh sûresi 10-12. âyetleri okumuştur. (Zemahşerî, el-Keşşâf, VI, 160)
Hasan Basri (r.h.)’in şu tavsiyeleri de dikkate değerdir:
Rivayete göre meclisinde bulunan bir kişi, Hasan Basri (r.h.)’e kuraklıktan şikayet etti. Ona: “Allah’tan bağışlanma dile” dedi. Bir diğeri fakirlikten şikayet etti, ona da: “Allah’tan bağışlanma dile” dedi. Bir başkası: “Allah’a dua et de bana bir oğul ihsan etsin” dedi, ona da: “Allah’tan bağışlanma dile” dedi. Başka biri bahçesindeki kuraklıktan ona şikayet etti, ona da: “Allah’tan bağışlanma dile” dedi. Böyle demesinin sebebi sorulunca da: “Ben kendiliğimden bir şey söylemedim” deyip yine bu âyetleri okumuştur. (Zemahşerî, el-Keşşâf, VI, 160)
Hz. Nûh sözüne devamla kavmine Allah’ı hakkiyle tanımalarını, O’nun büyüklük ve yüceliğini idrak ederek O’ndan korkup çekinmelerini hatırlatır:Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...
Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...