Nasr sûresi Medine döneminde nâzil olmuştur. Tam sûre olarak Kur’ân-ı Kerîm’in en son inen sûresidir. Vedâ haccı esnâsında Minâ’da indiği rivayet edilir. 3 âyettir. Sûre “Nasr” ismini, birinci âyette geçen ve “Allah’ın yardımı” mânasına gelen نَصْرُ اللّٰهِ (nasrullâh) kelimesinden alır. Efendimiz (s.a.s.)’in vefâtına işaret ettiği için “vedâ etmek” mânasında اَلتَّوْد۪يعُ (Tevdî) adıyla da anılır. Ayrıca اِذَا جَاۤءَ (İzâ câe) ve اَلْفَتْحُ (Fetih) isimleri de vardır. Mushaf tertîbine göre 110, iniş sırasına göre ise 114. sûredir.
Sûre Allah’ın yardımının ve fethin geleceğini, insanların bölük bölük İslâm’a gireceğini müjdeler. Buna karşılık Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’den bir şükrâne olarak tesbihini, hamdini, tevbe ve istiğfarını artırmasını ister. Hz. Ebûbekir, Abdullah b. Abbas gibi bir kısım sahabîler, Nasr sûresinin inmesiyle Efendimiz (s.a.s.)’in vefatının yaklaştığını anlamışlar, işin farkında olmayanlar buradaki yardım ve zafer müjdelerine sevinirken, onlar hazin hazin gözyaşı dökmüşlerdir. (bk. Buhârî, Tefsir 110; Tirmizî, Tefsir 110)
Mushaftaki sıralamada yüz onuncu, iniş sırasına göre yüz on dördüncü sûredir. Medine döneminde Tevbe sûresinden sonra nâzil olduğu ve tam sûre olarak Kur’an’ın en son inen sûresi olduğu kabul edilmektedir (Elmalılı, IX, 6234). Sûrenin Vedâ haccı esnasında Mina’da indiği rivayet edilir (bk. Şevkânî, V, 602).
Daha önce insanlar birer ikişer İslâm’a girerken bu yardım ve fetihlerden sonra kabîleler, gruplar, bölükler halinde akın akın İslâm’a girmeye başlamışlardır. Rivayete göre Efendimiz (s.a.s.) Mekke’yi fethedince Araplar birbirlerine: “Hz. Muhammed (s.a.s.) Harem ehline karşı muzaffer olunca artık ona kimse karşı koyamaz” dediler ve savaşsız İslâm’a girmeye karar verdiler. (bk. Kurtubî, el-Câmi‘, XX, 230) Nitekim hicretin 9. senesine “Heyetler Senesi” denilmiştir. Arap Yarımadası’nın her köşesinden insanlar heyetler halinde Resûlullah (s.a.s.)’in huzuruna gelerek İslâm’a girdiler, ona bey‘at ettiler. Allah Resûlü (s.a.s.)’in Vedâ Haccı’nı yaptığı hicri 10. senede bütün Arabistan tek bayrak altında birleşti. Ülkede hiçbir müşrik kalmadı.
Bu büyük nimetlere şükür olarak:
YAPMAKTA OLDUĞU İYİLİĞİ DEVAM ETTİRMEKLE İLGİLİ ÂYETLER “Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirme ...
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...