Muhammed Sûresi 14-15. Ayet Tefsiri


14-15 / 38


Muhammed Sûresi Hakkında

Hz. Muhammed (s.a.s.) sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 38 âyettir. İsmini, 2. âyette geçen Peygamberimiz (s.a.s.)’in مُحَمَّدٌ (Muhammed) adından alır. Ele aldığı esas mevzuun savaş olması, mü’minleri savaşa teşvik etmesi ve 20. âyetinde de savaş mânasındaki اَلْقِتَالُ (kıtâl) kelimesinin geçmesi sebebiyle bu sûreye “kıtâl” ismi de verilmiştir. Mushaf tertibine göre 47, nüzûl sırasına göre 95. sûredir.

Muhammed Sûresi Konusu

Sûrede üç grup insandan bahsedilir: Mü’minler, kâfirler ve kalplerinde hastalık bulunan münafıklar. Medine’ye hicretin ilk günlerinde indiği anlaşılan bu sûrede mü’minler, kâfirlere karşı cihada ve savaşa hazırlanmaktadır. Yakında aralarında çok ciddi bir savaşın olacağı, dolayısıyla kâfirlerle karşılaşır karşılaşmaz boyunlarını vurup hemen işlerinin bitirilmesi, kalanların da derhal kuvvetlice bağlanıp esir edilmesi, savaş müslümanların galibiyeti ile sonuçlanıncaya kadar bu konuda asla en küçük bir gevşeklik gösterilmemesi gerektiği öğretiliyor. Alınan esirlere ise duruma göre muamele edilecektir. Bundan itibaren Allah’a inanan, O’nun yolunda cihad eden, hatta canını veren mü’minlere Cenâb-ı Hakk’ın dünya ve âhirette ihsan edeceği lutuflar; Allah’ın indirdiğine inanmayan, bunlardan hoşlanmayan,  bunlara düşman olanları da dünya ve âhirette bekleyen felaketler ve cezalar hatırlatılır. Özellikle savaş söz konusu olduğunda münafıkların iç dünyalarında kopan fırtınalar ve bunun dışa yansıyan akisleri tablolar halinde takdim edilir. Son olarak mü’minler, küfür karşısında sağlam ve sarsılmaz sıra dağlar gibi durmaya, küfürle mücâdelede en küçük bir gevşeklik göstermemeye, geçici dünyaya aldanmayıp âhiret sermayesine talip olmaya ve mallarıyla canlarıyla din emânetine sahip çıkmaya davet edilir. Bu yolda lazım gelen fedakârlık gösterilmediği takdirde bu yüce emanetin ellerinden alınabileceği ve bir başka millete verilebileceği ikazıyla mü’min gönüller infak, tebliğ ve cihada teşvik edilir.

Muhammed Sûresi Nuzül Sebebi

         Sûre Medine’de, Bedir Savaşı’ndan sonra ve muhtemelen Uhud Savaşı esnasında, Hadîd sûresinin peşinden nâzil olmuştur. Mekke’de indiğini söyleyenler, İbn Abbas’ın, 13. âyeti kastederek “Mekke’de, Hz. Peygamber oradan keder içinde ayrılırken gelmiştir” sözünü genelleştirerek yanılmışlardır (Kurtubî, XVI, 216; İbn Âşûr, XXVI, 71). Bu ayrılıştan maksat hicret ise, yalnızca 13. âyet Mekke’de inmiş demektir, Vedâ haccındaki ayrılış kastediliyorsa, o da Medine’de inenlere dahildir.

اَفَمَنْ كَانَ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّه۪ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِه۪ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ ﴿١٤﴾
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ ف۪يهَٓا اَنْهَارٌ مِنْ مَٓاءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىۜ وَلَهُمْ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَٓاءً حَم۪يمًا فَقَطَّعَ اَمْعَٓاءَهُمْ ﴿١٥﴾
Karşılaştır 14: Rabbinden gelen apaçık bir delile dayanarak hareket eden kimse, hiç kötü işleri kendisine süslü gösterilen ve nefsânî arzularının peşine düşmüş kimse gibi olur mu?
Karşılaştır 15: Gönülleri Allah’a saygıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanlara va‘dedilen cennetin durumu şöyledir: Orada hiç bozulmayan tertemiz su ırmakları, tadı bozulmayan taptaze süt ırmakları, içenlere lezzet veren ve dünyadakiler gibi sarhoş etmeyen şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Onlar için orada ayrıca canlarının çektiği her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Böyle nimetler içinde yaşayanlarla; cehennemde sürekli kalacak olan ve kaynar su içirilip de bağırsakları parçalanan kimseler hiç bir olur mu?

TEFSİR:

Rabbinden açık bir delil üzere bulunan kişi, Resûlullah (s.a.s.) ve ona inanan mü’minlerdir. Dayandıkları delil ise Kur’ân-ı Kerîm’dir. Putperestlik ve diğer günahlar gibi kötü amelleri kendilerine süslü gösterilenler ise müşriklerdir. Bunlar elbette ki eşit değildir. Her birine layık oldukları muamele yapılacaktır:

Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm ölçüleri içerisinde takvâ hayatı yaşayan, Allah’tan gereği gibi korkup yasaklarından sakınan ve emirlerini yerine getiren mü’minlere cenneti vaat etmektedir. Cenneti dünya ölçülerine göre anlamamız mümkün olmadığından, Rabbimiz onu idrak seviyemize indirmek suretiyle misallerle açıklar. Buna göre cennette;

    Tadı ve kokusu hiç değişmeyen devamlı tertemiz akan sudan nehirler,

    Dünyadaki sütlerin ekşiyerek tadı değiştiği gibi, uzun süre kaldığından dolayı asla ekşimeyen taptaze sütten nehirler,

    Dünya şarabı gibi meyvesi sıkılırken ayaklarla kirletilmemiş, ellerin bulandırmadığı, sarhoşluk ve tiksinti vermeyen, tadı lezzetli ve içmesi hoş şaraptan nehirler,

    Mumlarından ve diğer yabancı maddelerden süzülüp arındırılmış süzme baldan nehirler,

    Canlarının çektiği her türlü meyveler ve

    Rablerinden bir bağışlanma vardır. Allah onların, cennete girmelerine mâni tüm günahlarını bağışlayıp, tertemiz hale getirecek ve o şekilde cennetine buyur edecektir.

Bunlar, müttakîlerin nâil olacağı ebedi nimetlerdir. Bir de hayattayken Kur’an’a ve peygambere düşman olanların acı sonlarına bakalım. Onlar için;

  Ebediyen cehennemde kalma,

  Mecburen içecekleri kaynar su,

  Bu sıcak suyu içtiklerinde bağırsaklarının paramparça olması, bunların arkalarından dökülmesi ve bu azabın tekrar edip durması.

Azıcık aklı olan ve düşünebilen her insan, bu iki netice arasındaki farkı herhalde kolaylıkla anlayabilecek ve kendisi için doğru ve faydalı olanını tercih edecektir.

Buna rağmen:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/kaf-suresinin-tefsiri-195001-m.jpg
Kaf Suresinin Tefsiri

Kâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ق (Kāf) harfinden alır. Resmî tertîbe göre 50, iniş sırasına göre 34. sûredir. ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/03/yasin-suresinin-okunusu-ve-anlami-171428-m.jpg
Yasin Suresinin Okunuşu ve Anlamı

Yasin suresi Mekke’de nazil olmuştur. 83 ayettir. İsmini birinci ayette geçen يٰسٓ (Yasin) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, nüzul (İniş) sırası ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-46-ayeti-ne-anlatiyor-194995-m.jpg
Enam Suresinin 46. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَخَذَ اللّٰهُ سَمْعَكُمْ وَاَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأ ...