Meal | Sure | Ayet | Karşılaştır |
---|---|---|---|
Ömer Çelik | Yunus / 17 | Allah adına yalan uydurandan veya O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, günahlara dalmış inkârcı suçlular asla kurtuluşa eremezler. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 18 | Müşrikler, Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda veremeyen putlara tapıyor ve: “Bunlar, Allah yanında bizim şefaatçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Böyle bir şey sözkonusu olacak da, Allah onu bilmeyecek, öyle mi? Yoksa siz Allah’a, göklerde ve yerde O’nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” Şüphesiz ki Allah, onların ortak koştukları şeylerden pak ve yücedir. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 19 | İnsanlar başlangıçta tevhid dînine inanan tek bir ümmetti. Sonradan ayrılık ve anlaşmazlığa düştüler. Eğer haklarındaki nihâî hükmün âhirete bırakılacağına dair daha önce Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, hiç şüphesiz anlaşmazlığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm verilir, işleri çoktan bitirilirdi. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 20 | Onlar kalkmış: “Ona Rabbinden bir mûcize indirilse ya!” diyorlar. De ki: “Gayb sadece Allah’a aittir. Geleceğin neler getireceğini yalnız O bilir. Öyleyse bekleyin bakalım; ben de sizinle beraber beklemekteyim.” |
|
Ömer Çelik | Yunus / 21 | O inançsız insanlara, başlarına gelen kıtlık ve hastalık gibi sıkıntılardan sonra bir nimet ve âfiyet tattırdığımızda, hemen âyetlerimiz hakkında bir takım hileler ve tuzaklar düşünmeye başlarlar. De ki: “Allah, o düşündüğünüz tuzakları siz onları uygulamaya koymadan başınıza geçirir.” Unutmayın ki, elçilerimiz, kurmakta olduğunuz bütün o hile ve tuzakları tek tek kaydediyorlar. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 22 | Sizi karada ve denizde gezdiren O Allah’tır. Bindiğiniz gemi, tatlı bir rüzgârla yolcuları alıp götürürken herkes büyük bir neşe içinde sevinir. Derken şiddetli bir fırtına kopup, dalgalar kendilerini her yandan sarınca ve dalgalarla iyice kuşatıldıklarını anlayınca, bütün samimiyetleriyle Allah’a yönelerek: “Eğer bizi bu felâketten sağ sâlim kurtarırsan hiç şüphesiz artık şükredenlerden olacağız” diye yalvarıp yakarırlar. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 23 | Allah kendilerini o felâketten kurtarınca da, yine yeryüzünde haksız yere taşkınlık ve tecâvüze başlarlar. Ey insanlar! Taşkınlığınız ancak kendinize zarar verecektir. Bununla sadece dünya hayatının menfaatini elde edersiniz. Ama sonunda dönüşünüz bize olacak ve o zaman bütün yaptıklarınızı size haber vereceğiz. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 24 | Dünya hayatının misâli şudur: Bir yağmur, onu gökten indiririz. İnsanların ve hayvanların yiyip istifade ettikleri yeryüzü bitkileri o yağmuru emerek boy atıp gürleşir, sarmaş dolaş olur. Derken yeryüzü bütün takılarını takınıp, regârenk süslenerek olanca güzelliğiyle göz kamaştırır hâle gelir. Orayı ekip biçenler bütün bunların kendi güçlerinin eseri olduğuna ve artık onun ürünlerini toplama zamanı geldiğine inandıkları sırada, bir gece vakti veya gündüz oraya azap emrimiz gelir; sanki dün orada hiçbir şey yokmuş gibi, her şeyi kökünden biçiveririz. İşte, sistemlice düşünüp ibret alacak kimseler için âyetleri böyle ayrıntılarıyla açıklıyoruz. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 25 | Allah, kullarını her bakımdan emniyet ve esenlik yurduna dâvet eder ve kimi dilerse onu doğru yola eriştirir. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 26 | İyi ve güzel işler yapan mü’minlere mükâfatların en güzeli ve bir de tahmin edemeyeceğiniz fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir karalık bulaşır, ne de yüzlerini aşağıya eğdirecek bir zillete maruz kalırlar! Onlar cennetin yârân ve yoldaşlarıdırlar; orada ebedî kalacaklardır. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 27 | Kötülük işleyenlere gelince, ancak işledikleri kötülüğün cezası neyse onu görürler. Onların yüzlerini bir utanç ve aşağılık duygusu kaplar. Allah’ın azabına karşı onları koruyacak hiç kimse yoktur. Yüzleri sanki kapkaranlık gece parçaları içine gömülmüş gitmiştir. Bunlar da cehennemin yoldaşıdırlar ve orada ebedî kalacaklardır. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 28 | O gün onların hepsini huzurumuzda bir araya toplayacağız; sonra da Allah’a şirk koşanlara: “Siz de, ortak koştuklarınız da haydin yerlerinize!” diyeceğiz. Böylece, her birini lâyık olduğu yere koyup aralarını tam olarak ayıracağız. Kendilerine tanrı diye taptıkları şeyler onlara şöyle diyecek: “Aslında siz bize tapmıyordunuz.” |
|
Ömer Çelik | Yunus / 29 | “Allah da aramızda şâhittir ki, sizin bize taptığınızdan hiç mi hiç haberimiz yoktu.” |
|
Ömer Çelik | Yunus / 30 | Orada herkes daha önce yaptığının imtihanını verecek ve gerçek sahipleri olan Allah’ın huzuruna çıkarılacaklar. Tanrı diye uydurdukları şeyler ise onları yüzüstü bırakarak ortadan kaybolup gidecektir. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 31 | Onlara şunu sor: “Size gökten ve yerden rızık veren kim? O kulaklara ve gözlere hükmeden kim? Ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkaran kim? Kâinattaki bütün işleri çekip çeviren, bütün varlığı yöneten kim? Hepsi, “Allah!” diye cevap verecektir. “Öyleyse şu gittiğiniz yanlış yolun âkibetinden korkup Allah’a karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?” de. |
|
Hac suresinin 63. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 63. Ayet Arapça: ِ اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۘ فَتُصْبِحُ الْا ...
Kur’an-ı Kerim’i okurken nerede durulup nerede geçilmesi gerektiğini bize gösteren duraklar mevcuttur. Bunlara “vakıf” denir. Vakıf; Kur’ân-ı Kerim ok ...
Hac suresinin 55. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 55. Ayet Arapça: ِ وَلَا يَزَالُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْهُ حَتّٰى تَأْتِيَهُمُ ال ...
Hac suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 46. Ayet Arapça: ِ اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓ ...
Hac suresinin 35. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 35. Ayet Arapça: ِ اَلَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِر۪ينَ عَلٰى ...
Hac suresinin 30. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 30. Ayet Arapça: ِ ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّه ...