Meal | Sure | Ayet | Karşılaştır |
---|---|---|---|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Yunus / 107 | Ve eğer Allah sana bir keder dokunduracak olursa onu ondan başka açacak yoktur ve eğer o sana bir hayır murad ederse o vakıt de onun fadlını reddedecek yoktur, o, onu kullarından dilediğine nasîb eder, o öyle gafûr, öyle rahîmdir |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Yunus / 108 | Ey insanlar! işte rabbınızdan size hak geldi, artık hidayeti kabul eden kendi nefsi için kabul etmiş olur, sapkınlık eden de kendi aleyhine sapmış olur: ve ben sizin üzerinize vekil değilim, de |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Yunus / 109 | Ve sana ne vahy olunuyorsa ona tâbi' ol ve sabret ta ki Allah, hukmünü versin, hâkimlerin en hayırlısı odur |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 1 | Elif-Lâm-Râ. Bir hakîmi habîrin ledünnünden âyetleri ihkâm edilmiş sonra da tafsıl olunmuş bir kitab |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 2 | Şöyle ki Allahdan başkasına kul olmayın, ben size onun tarafından tebşir ve inzar için gönderilmiş bir Peygamberim |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 3 | Hem rabbınızın mağrifetini isteyin sonra ona tevbe edin ki sizi bir müsemmâ ecele kadar güzel bir surette yaşatsın ve her fadıl sahibine fadlını versin ve eğer yüz çevirirseniz haberiniz olsun ki ben size büyük bir günün azâbından korkarım |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 4 | Hep dönümünüz Allahadır, o ise her şey'e kadîrdir |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 5 | Bak amma onlar ondan gizlenmek için göğüslerini büküyorlar, evet amma onlar ondan örtülerine bürünürlerken o onların neyi gizlediklerini ve neyi açığa vurduklarını bilir çünkü o, bütün sinelerin künhünü bilir |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 6 | Yerde hiç bir debelenen de yoktur ki rızkı Allaha âid olmasın, o onun karar ettiği yeri de bilir, emanet bulunduğu yeri de, hepsi açık bir kitabdadır |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 7 | Hem o odur ki Gökleri ve yeri altı günde yarattı, Arşı, su üstünde idi, hanginiz daha güzel amel yapacaksınız diye sizi imtihan meydanına çıkarmak için, böyle iken alimallah, «siz öldükten sonra ba'solunacaksınız» dersen küfredenler mutlak şöyle derler: «bu apaçık bir aldatmadan başka bir şey değil» |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 8 | Ve eğer ilerideki sayılı bir müddete kadar kendilerinden azâbı te'hır edersek o vakıt da mutlak şöyle derler: onu ne men'ediyor? O, onlara geleceği gün kendilerinden çevrilecek değildir, ve o istihzâ ettikleri şey, kendilerini sarmış bulunacaktır |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 9 | Ve şayed insana tarafımızdan bir rahmet tattırır sonra da onu ondan alıverirsek şüphesiz ki o çok me'yustur, nankördür |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 10 | Ve şâyed ona dokunan bir zarruretten sonra bir saadet tattırıverirsek, her halde benden bütün seyyiat gitti der ve şüphesiz sevinir öğünür |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 11 | Ancak her iki halde sabredib salih salih ameller işliyenler başka, işte onlar için bir mağrifet ve büyük bir ecir var |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | Hûd / 12 | Şimdi ihtimal ki sen «ona bir hazine indirilse ya veya beraberindeki bir Melek gelse ya» diyorlar diye göğüsün daralarak sana vahyolunanın ba'zısını bu sebeble terkedecek olursun, fakat sen sırf bir nezîrsin' Allah ise, her şey'e karşı vekîl |
|
Hac suresinin 1. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 1. Ayet Arapça: يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْۚ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ ...
Enbiya suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 107. Ayet Arapça: وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَم۪ينَ Enbiya Suresi 1 ...
Enbiya suresinin 94. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 94. Ayet Arapça: فَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِس ...
"O Allah ki, ümmîlere kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyacak, onları her türlü günah kirlerinden temizleyip arındıracak, onlara kitabı ve hikm ...
Enbiya suresinin 89. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 89. Ayet Arapça: وَزَكَرِيَّٓا اِذْ نَادٰى رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْن۪ي فَرْدًا وَاَنْتَ ...
Enbiya suresinin 81. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 81. Ayet Arapça: وَلِسُلَيْمٰنَ الرّ۪يحَ عَاصِفَةً تَجْر۪ي بِاَمْرِه۪ٓ اِلَى الْاَرْضِ ...