İsrâ Sûresi 55. Ayet Tefsiri


55 / 111


İsrâ Sûresi Hakkında

İsrâ sûresi Mekke’de inmiştir. 111 âyettir. Sûre ismini, birinci âyette geçen ve “gece yürütmek” mânasına gelen اَلإسْرَاءُ (isrâ) kelimesinden alır. Bu kelime, Resûlullah (s.a.s.)’in Mirâç gecesi Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya geceleyin götürülmesini beyân eder. Sûrenin bundan başka Allah’ı bütün noksan sıfatlardan tenzîh ederek başlaması sebebiyle سُبْحَانَ (Sübhân) ve İsrâiloğulları’nın iki defa sürgün edilmelerinden bahsetmesi sebebiyle de بَن۪يۤ اِسْرَاۤء۪يلَ  (Benî İsrâîl) gibi isimleri vardır. Mushaf tertîbine göre 17, nüzûl sırasına göre 50. sûredir.

İsrâ Sûresi Konusu

İsrâ sûresi ağırlıklı olarak Resûlullah (s.a.s.)’in İsrâ mûcizesinden ve Miraç gecesi Efendimize verilmiş olup İslâm’ın esasını teşkil eden bir kısım dinî ve ahlâkî tâlimatlardan bahseder. Bununla birlikte İsrâiloğulları’nın fıtratı ve isyan edip fitne çıkarmaları sebebiyle iki defa sürgüne gönderilmeleri; Yüce Allah'ın varlığına, birliğine ve kudretine dair deliller; Peygamber Efendimizin risâleti, Kur’ân-ı Kerîm’in mûcize oluşu ve bir kısım hususiyetleri üzerinde durulur. Sûrenin muhtevâsına uygun bir tarzda Hz. Âdem ile İblîs ve Hz. Mûsâ ile Firavun kıssalarından kısa kısa kesitler sunulur. Ayrıca mü’minlerin ve kâfirlerin âhiretteki durumları beyân edilir. Son olarak da tekrar Kur’ân-ı Kerîm’in, ona tâzimin, namazın, dua ve hamdin ehemmiyeti dikkatlere arz edilir.

İsrâ Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on yedinci, iniş sırasına göre ellinci sûredir. Kasas sûresinden sonra, Yûnus sûresinden önce Mekke döneminde inmiştir. 26, 32-33, 60, 73-74, 80, 107-111. âyetlerle diğer bazılarının Medine’de indiği yolunda değişik rivayetler varsa da, büyük ihtimalle tamamı Mekke’de nâzil olmuştur. İbn Âşûr, bu rivayetlerin, söz konusu âyetlerin içerdiği hükümlerin Medine dönemindekilerin muhtevasını hatırlatmasından ileri gelmiş olabileceğini, fakat bunun sağlam bir gerekçe olmadığını ifade eder (XV, 6).

İsrâ Sûresi Fazileti

Hz. Aişe’nin bildirdiğine göre, Resûl-i Ekrem  (s.a.s.)’in her gece İsrâ sûresiyle Zümer sûresini okur, bunları okumadan uyumazdı. (Tirmizî, Deavât 22)

 Abdullah b. Mesud (r.a.) İsrâ, Kehf ve Meryem sûreleri hakkında şöyle derdi: “Bu sûreler ilk inen sûrelerdendir ve bunlar benim ilk öğrendiğim sûreler arasında yer alır.” (Buhârî, Tefsir 17)

TEFSİR:

Ne mü’minin iman üzere son nefesini vereceği garantisi vardır, ne de kâfirin kâfir olarak öleceği şeklinde kesin bir hüküm vardır. Mü’min imanını kaybedebileceği gibi, kâfir de doğru yola erişebilir. Hayatta bunun görülen canlı misalleri çoktur. Bu bakımdan mü’minler, cennetin kendilerine ait olduğu ve düşmanlarının cehenneme gireceği şeklinde ifadeler kullanmaktan sakınmalıdırlar. Buna karar verecek olan sadece Allah’tır. Çünkü o tüm insanların geçmişlerini, geleceklerini, gizli ve âşikâr durumlarını en iyi bilmektedir. Dolayısıyla bir insanın mükâfat mı göreceğine veya azaba mı uğrayacağına sadece O karar verir. Bununla birlikte, isimleri net olarak belirtmeksizin, Kur’an ve sünnetin tâlimatları çerçevesinde şu nevi inanç ve amel sahiplerinin mükâfata ereceği, şu nevi inanç ve amel sahiplerinin ise ceza göreceği söylenilebilir. Bunun ölçüüsnü bize öğreten şüphesiz peygamberlerin öğretileridir.

Şunu belirtelim ki ,peygamberler Allah’ın en seçkin kullarıdır. Buna rağmen bunlar arasında bile fazilet ve derece farkı vardır. Nitekim diğer bir âyet-i kerîmede konuya açıklık getirilerek şöyle buyrulur:

“İşte şu peygamberler ki, biz onların bazısını bazısına üstün kıldık. İçlerinden biriyle Allah doğrudan konuşmuş, birini ise derecelerle yükseltmiştir. Biz, Meryem oğlu İsa’ya apaçık mûcizeler verdik ve onu Rûhu’l-Kudüs’le destekleyip güçlendirdik...” (Bakara 2/253)

Burada ise bir fazilet alâmeti olarak özellikle Dâvûd (a.s.)’a Zebur’un verildiği zikredilir. Bunun şu hikmetleri olabilir:

  Kureyşliler Peygamberimiz (s.a.s.)’e karşı mücadele etmek için zaman zaman yahudilere müracaat ediyorlardı. Onlar da: “Mûsâ’dan sonra peygamber, Tevrat’tan sonra kitap yoktur” diyorlardı. Dolayısıyla bu âyetle onların bu iddiaları çürütülmüştür.

  Bununla üstünlüğün değerine işaret edilmiştir. Çünkü Dâvûd (a.s.) büyük bir hükümdar idi. Böyle iken burada onun hükümdarlığı göz önünde bulundurulmayıp da ona özellikle Zebûr’un verildiğinin belirtilmesi, bahsedilen üstünlükten maksadın, mal ve mülkle değil, ilim ve din yönünden bir üstünlük olduğunu gösterir.

  Zebur’da peygamberlerin sonuncusunun Hz. Muhammed (s.a.s.) ve ümmetlerin en hayırlısının da onun ümmeti olduğu yazılmıştı. Nitekim “Yemin olsun ki biz Zikir’den sonra Zebur’da da: «Yeryüzüne ancak sâlih kullarım vâris olacaktır» diye yazdık” (Enbiyâ’ 21/105) buyrulmuştur.

Zebûr’da geleceği müjdelenen o âhir zaman Peygamberi’nin en büyük mücâdelesi putperestlikle olmuş ve ona, bir kısım varlıkları el açıp yardım umulacak bir makama yücelterek Allah’a ortak koşanlara şöyle söylemesi emredilmiştir: 

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ummetin-en-sereflileri-hadisi-197615-m.jpg
“Ümmetin En Şereflileri” Hadisi

Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/hicr-suresinin-9-ayeti-ne-anlatiyor-197610-m.jpg
Hicr Suresinin 9. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/insanliga-son-cagri-197603-m.jpg
İnsanlığa Son Çağrı

Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-44-ayeti-ne-anlatiyor-197579-m.jpg
İbrahim Suresinin 44. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/allahin-ismini-zikrettigi-sahabi-197577-m.jpg
Allah’ın İsmini Zikrettiği Sahabi

Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-41-ayeti-ne-anlatiyor-197566-m.jpg
İbrahim Suresinin 41. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...