İnşikâk sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 25 âyettir. İsmini birinci âyette geçen اِنْشَقَّتْ (inşekkat) kelimesinin masdarından alır. اَلإنْشِقَاقُ (inşikāk), “yarılıp parçalanmak” demektir. İçinde secde âyeti bulunan sûrelerden biridir. Mushaf tertîbine göre 84, iniş sırasına göre ise 83. sûredir.
Kıyâmetin kopuşu esnâsında gökte ve yerde meydana gelecek korkunç hâdiseler, mahşer, amel defterlerinin dağıtılması, hesap, iyilere verilecek mükâfat ve kötüleri bekleyen ceza konuları kısa fakat son derece tesirli bir üslupla arz edilir.
Mushaftaki sıralamada seksen dördüncü, iniş sırasına göre seksen üçüncü sûredir. İnfitâr sûresinden sonra, Rûm sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
Allah Teâlâ burada şafağa, gece ve içindekilere, dolunay halindeki aya yemin eder. Şafak, güneş battıktan sonra ufuktaki kızıllığın adıdır. Bu kelimenin gündüz mânası da vardır. “Gecenin içindekiler”den maksat, “karanlık, gecede yapılan iyi veya kötü tüm işler, gecede meydana gelen olaylar”dır.
Şafak, gece ve dolunay, bu üç kelime aydınlıkla karanlığın bir arada bulunduğu zamanları ve kolay veya zor, iyi veya kötü çeşitli halleri ifade eder. Bunlara yemin edilerek, insanların gerek dünya hayatında gerekse kıyamet gününde birçok değişimler geçirecekleri, halden hale geçecekleri vurgulanır. Görüldüğü gibi üzerine yemin edilen varlık ve olaylarla insanın geçireceği değişim arasında sağlam bir irtibat bulunmaktadır.
İnsanların tabakadan tabakaya binmesi, halden hale geçmesi hakkında şu izahlar yapılabilir:
Öncelikle insanın topraktan başlayıp devam eden yaratılışı tabaka tabaka, yani safha safhadır: Toprak, çamur, çamurdan bir öz, menî, nutfe, alaka, mudğa, kemik, et, ruhun üflenmesi, şekilsizlikten güzel bir şekle bürünüş ve bambaşka mükemmelikte bir yaratılış, bebeklik, çocukluk, ergenlik, gençlik, olgunluk, yaşlılık ve ölüm. (bk. Hac 22/5; Mü’minûn 23 12-14; Rûm 30/54; Mü’min 40/67) Dolayısıyla o hep gelişim ve değişim halindedir. Bir an bile aynı kararda durmamaktadır. Ölüm sonrası hayatı da böyledir. Kabir hayatı, dirilme, hesap, ceza, cennet ya da cehennem. Orada da tekâmül yani cennette haz ve zevklerin derinleşmesi, nimetlerin daha da güzelleşmesi, Allah’a yakınlaşmanın artması veya tedenni yani cehenemde azabın gün geçtikçe daha acı ve çekilmez hale gelmesi devam eder. Mamafîh âyette insanlığın tarih boyunca geçirdiği medenî, kültürel, siyasî farklılaşmalara ve değişik safhalara da bir işaret bulunduğu söylenebilir. Bütün bunları yapan üstün kudret, şüphesiz Cenâb-ı Hakk’ın kudretidir. Dolayısıyla hem üzerine yemin edilen varlık ve olaylar, hem de insanın fert ve toplum olarak maddeten ve mânen geçirdiği safhalar, öldükten sonra dirilmenin olabileceğini ispatlayan açık delillerdir.
Durum bu kadar açık ve ortada olduğu halde, hâla bir kısım insanlar âhirete inanmamakta direnmektedirler:Ahzâb Suresi 70. Ayetinin Arapçası: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَد۪يدًاۙ Ahzâb Suresi 70. Ayetinin Meali ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّم ...
Kur’ân-ı Kerîm’in kâmilen tahsîli için şu üç merhaleye riâyet edilmelidir: KUR’AN’IN TAHSİLİ İÇİN 3 MERHALE Doğru Bir Şekilde Yüzünden Okuma; Ti ...
İbrahim suresinin 3. ayetinde şöyle buyrulur: “Onlar, dünya hayatını sevip âhiret hayatına tercih ederler. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmaya ve ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا لَنَٓا اَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّٰهِ وَقَدْ هَدٰينَا سُبُلَنَاۜ وَلَنَصْبِرَنَّ عَلٰى مَٓا اٰذَيْتُمُونَاۜ وَعَلَ ...
Âhiret kazancının dünya kazancına göre ölçüye sığmaz kıymette ve ebedî olduğunu bilen ashâb-ı kirâm, ebedî saâdet sermâyesi kazanmanın lezzet ve halâv ...