Hümeze Sûresi 4-9. Ayet Tefsiri


4-9 / 9


Hümeze Sûresi Hakkında

Hümeze sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 9 âyettir. İsmini birinci ayetteki اَلْهُمَزَةُ (hümeze) kelimesinden alır. Hümeze, birilerini arkasından çekiştirmeyi, kaş göz işaretiyle kötülemeyi, alay etmeyi alışkanlık haline getirmiş kimse demektir. Mushaf tertîbinde 104, iniş sırasına göre ise 32. sûredir.

Hümeze Sûresi Konusu

İnsanları ayıplamanın, onları alaya alıp kınamanın, gıybetlerini yapmanın, hâsılı ona zarar verecek sözlü veya fiili, açıktan veya gizliden zarar vermenin kötülüğü haber verilir. Böyle davranan bedbahtların varacağı cehennemin tasviri yapılır. 

Hümeze Sûresi Nuzül Sebebi

Mushaftaki sıralamada yüz dördüncü, iniş sırasına göre otuz ikinci sûredir. Kıyâmet sûresinden sonra, Mürselât sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

كَلَّا لَيُنْبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِۘ ﴿٤﴾
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْحُطَمَةُۜ ﴿٥﴾
نَارُ اللّٰهِ الْمُوقَدَةُۙ ﴿٦﴾
اَلَّت۪ي تَطَّلِعُ عَلَى الْاَفْـِٔدَةِۜ ﴿٧﴾
اِنَّهَا عَلَيْهِمْ مُؤْصَدَةٌۙ ﴿٨﴾
ف۪ي عَمَدٍ مُمَدَّدَةٍ ﴿٩﴾
Karşılaştır 4: Hayır! Öyle zannetmesin! Mutlaka o Hutame’ye atılacaktır.
Karşılaştır 5: Hutame’nin ne olduğunu bilir misin?
Karşılaştır 6: O, Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir.
Karşılaştır 7: Bir ateş ki, acısı tâ gönüllere işleyip yakar.
Karşılaştır 8: Bu ateş, bir daha asla çıkamayacakları halde onların üzerine kapatılıp kilitlenecek,
Karşılaştır 9: Kendileri de elleri ve ayaklarıyla, uzatılmış sütunlara bağlı olarak!

TEFSİR:

Allah’a kulluğu bırakıp malına tapan, diliyle ve kaş göz işaretleriyle insanları yaralayan o bedbahtlar, öte dünyada اَلْحُطَمَةُ (Hutame)ye atılacaklardır. Hutame, cehennemin bir ismidir. “Kırıp geçiren, parçalayan” demektir. Çünkü cehennem, içine atılanları yakmakta, kırıp parçalamaktadır. Burada cehenneme “hutame” denmesinde şöyle bir incelik vardır: “Hutame”, hümeze ve lümeze vezinlerine uygundur. Hümeze, lümeze, söz ve davranışlarıyla insanların onurlarını kıran, şeref ve haysiyetlerini inciten, mahveden insandır. Bu davranışlarına tam uygun bir ceza olarak onlar, içine düşenleri çatır çatır kıracak ve mahvedecek olan “hutame”ye atılmaktadırlar. Yine bu “hutame” isminde, cehenneme atılanların, ateş içinde yandıkça çatır çatır kırılan odunlar gibi olacaklarına da işaret vardır. Burada hümeze ve lümeze takımına âdeta şöyle denilmektedir: “Ey başkasının şahsiyetini, şeref ve haysiyetini kıran, taşlayan, ayıplayan ahmak! Önünde seni de böyle kırıp parçalayacak Hutame vardır.”

Onların Hutame’ye atlışları لَيُنْبَذَنَّ (le yünbezenne) fiiliyle haber verilir. اَلنَّبْذُ (nebez), bir şeyi hiç değer vermeden, kıymetsiz ve hakir görerek atmak mânasına gelir. Bu dünyada zenginliği sebebiyle kendini değerli sanan o kişi kıyamet günü hakir biri olarak cehenneme atılacaktır. Burada Hutame, Allah Teâlâ’ya izâfe edilerek نَارُ اللّٰهِ (nârullâh) yâni “Allah’ın ateşi” olarak tarif edilir. Kur’ân-ı Kerîm’de sadece burada böyle bir ifade geçmektedir. Bunun hikmeti, sadece o ateşin dehşetini ve korkunçluğunu anlatmak için değil, aynı zamanda dünyada mal varlığı sebebiyle gurura kapılıp böbürlenenlerin Cenâb-ı Hak katında ne kadar nefretle karşılandıklarını belirtmek içindir. Allah Teâlâ, o gibileri yakacak olan bu ateşe mahsus olmak üzere onu kendine nispet etmiştir.

Hutâme’nin ateşi ta gönüllere kadar yükselecek ve onları yakacaktır. Bu ifade iki incelik taşır. Birincisi; gönül bedenin en nazik yeridir, en çok acıyı o duyar. En küçük acıyı bile hisseder. Ateşin oraya ulaşması, cehennemde yananların ne kadar dehşetli bir acı duyacaklarını ifade eder. İkincisi; gönül düşüncelerin mahallidir. İşte ateş, o kötü niyetleri, düşünceleri, bâtıl itikatları taşıyan gönülleri saracak ve bu kötü düşünceleri sebebiyle onları yakıp kavuracaktır.

Vasıfları anlatılan suçlular, cehenneme atılacak, cehennem üstlerine kapatılacaktır. Onlar için, değil kapı veya pencere, bir delik bile olmayacaktır. Üzerlerine yüksek sütunlar dikilecektir. Yahut, bu suçlular, yüksek sütunlar ile bağlanacaklardır. Yahut ateşin alevi uzun sütunlar şeklinde yükselecektir. Hâsılı onlar azap üstüne azaba, ceza üstüne cezaya uğratılacaklardır. Rabbimiz bütün kullarını azabından, cehenneminden muhafaza buyursun! Amin!...

Âhireti unutup maddeye taparak insanların maddi manevî haklarına tecavüz eden kâfirlerin daha ziyade âhirette karşılaşacakları kötü akıbeti haber veren Hümeze sûresini, böyle zalimlere Cenâb-ı Hakk’ın dünyada bile hadlerini bildireceğini hatırlatan Fîl sûresi takip edecektir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Hümeze Sûresi Ayetler:

1 - 3 4 - 9

https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/insanliga-son-cagri-197603-m.jpg
İnsanlığa Son Çağrı

Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-44-ayeti-ne-anlatiyor-197579-m.jpg
İbrahim Suresinin 44. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/allahin-ismini-zikrettigi-sahabi-197577-m.jpg
Allah’ın İsmini Zikrettiği Sahabi

Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-41-ayeti-ne-anlatiyor-197566-m.jpg
İbrahim Suresinin 41. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuran-i-kerimi-anlamak-neden-onemlidir-197561-m.jpg
Kur’an-ı Kerim’i Anlamak Neden Önemlidir?

Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-31-ayeti-ne-anlatiyor-197546-m.jpg
İbrahim Suresinin 31. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...