Duhâ Sûresi 4-5. Ayet Tefsiri


4-5 / 11


Duhâ Sûresi Hakkında

Duhâ sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 11 âyettir. İsmini birinci âyette geçen ve güneşin ışığının iyice ortaya çıktığı “kuşluk vakti” mânasına gelen اَلضُّحٰى (duhâ) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 93, iniş sırasına göre 11. sûredir. 

Duhâ Sûresi Konusu

Sûre bütünüyle Cenâb-ı Hakk’ın Peygamberimiz (s.a.s.)’e, onun mübârek ve muazzez şahsında da tam bir ihlas ve samimyetle onun izinden yürüyen mü’minlere olan hususi lutuf ve ihsanlarından bahseder.

Duhâ Sûresi Nuzül Sebebi

Mushaftaki sıralamada doksan üçüncü, iniş sırasına göre on birinci sûredir. Fecr sûresinden sonra, İnşirâh sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Rivayete göre Fecr sûresinin inişinden sonra öncekine nisbetle daha kısa bir süre vahiy kesilmiş, müşrikler bu olayı kullanarak Hz. Peygamber’e, “Herhalde rabbin sana darıldı ve seni terketti” demişlerdi. Bu sözlerden dolayı Hz. Peygamber’in duyduğu üzüntü üzerine bu sûre inmiştir (Taberî, XXX, 148).

 Bizim iniş sıralamasında esas aldığımız bu rivayet dışında, Duhâ sûresinin iniş tarihine dair başka rivayetler de vardır: 1. İlk vahiyden (Alâk ve Müddessir sûrelerinin ilk âyetlerinden) sonra uzunca bir süre vahiy kesilmiş, tekrar başladığında ilk olarak Duhâ sûresi gelmiştir. 2. Necm sûresinde geçen “Cebrâil”i bütün azametiyle görme ve ona iyice yaklaşma” sonucu Hz. Peygamber’de oluşan heyecan ve sarsıntı yatışsın diye bir süre vahiy kesilmiş, sonra Duhâ sûresi gelmiştir (İbn Kesîr, VIII, 287-288, 445-446; Şevkânî, V, 378). Vahyin mâkul sebeplerle kesilip araya fâsılaların girmesi her seferinde muhaliflerin dedikodu yapmalarına vesile olmuş, Allah da resulünü teselli etmiştir.

Duhâ Sûresi Fazileti

Duhâ sûresi nâzil olunca Resûl-i Ekrem (s.a.s.) büyük bir sürûr duymuş ve اَللّٰهُ اَكْبَرُ (Allahu Ekber) diyerek tekbir getirmiştir. Bu sebeple Duhâ’dan Nâs’a kadar sûrelerin peşinden اَللّٰهُ اَكْبَرُ (Allahu Ekber) veya لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اللّٰهُ اَكْبَرُ اَللّٰهُ اَكْبَرُ (Allahu ekber lâ ilâhe illâhu vallahu ekber) diyerek tekbir getirmek sünnet olmuştur. (bk. Hâkim, Müstedrek, III, 344)

وَلَلْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لَكَ مِنَ الْاُو۫لٰىۜ ﴿٤﴾
وَلَسَوْفَ يُعْط۪يكَ رَبُّكَ فَتَرْضٰىۜ ﴿٥﴾
Karşılaştır 4: Senin için sonsuza dek bir sonraki an, bir önceki andan, âhiret de dünyadan daha hayırlı olacaktır.
Karşılaştır 5: Rabbin sana istediklerini verecek, sen de râzı olacaksın.

TEFSİR:

Buna göre:

Resûlullah (s.a.s.) için sonsuza dek bir sonraki an bir önceki andan, sonra gelen önce gelenden, işin sonu başından daha hayırlı olacaktır.

Bunu açmak gerekirse, hayatının başlangıcına göre peygamberlik dönemi; vahyin başlangıcına nazaran bir müddet kesilmesi; kesilmesine nazaran tekrar başlaması; bu sûre indikten sonra karşılaşacağı her halin, her işin başına göre sonu; içinde bulunduğu saat, gün, hafta, ay ve yıla göre gelecek saat, gün, hafta, ay ve yıl daha hayırlı olacaktır. Neticede âhiret de onun için dünyaya göre hayırlı olacaktır. Bu müjde, Resûl-i Ekrem (s.a.s.) her an, her nefes Yüce Rabbine doğru kesintisiz ve düşüşü olmayan bir yükseliş halinde olduğunu haber verir. Bu müjdenin, Mekke’nin ilk yıllarında Peygamberimiz (s.a.s.)’in, yanındaki bir avuç müslümanla görünüşte muzaffer olmasına küçük bir ihtimal bile yokken verilmiş olması daha büyük bir mâna ifade eder.

Rabbi ona hem dünyada hem âhirette büyük ihsanlarda bulunacak, O da hem Rabbinden hem de verdiklerinden râzı olacaktır.

Nitekim Efendimiz’in tebliğ ettiği İslâm, kısa zamanda yayıldı. Kendi asrında, hulefâ-i râşidîn döneminde ve diğer müslüman hükümdârlar devrinde fetihlerle yüceldi. İslâm yeryüzünün doğusuna, batısına, her tarafına ulaştı. Âhirette ise Efendimiz cennetin en güzel yerinde, Makâm-ı Mahmud’da olacaktır. Kendisine şefaat-ı uzmâ hakkı verilecektir. Bu âyet-i kerîme Kur’ân-ı Kerîm’de en çok ümit veren âyetlerden biridir. Çünkü ümmetine çok düşkün olan merhamet ummanı Efendimiz, ona ümmet olma şerefini taşıyan herkese şefaat edip onu cehennemden kurtarmadan gönlü razı olmaz.

Yüce Allah, geleceğe ait verdiği bu müjdeleri mutlaka yerine getireceğine dair bir teminat olarak, bu kez de Efendimiz (s.a.s.)’e, küçüklüğünden itibaren bulunduğu ihsanları hatırlatmaktadır:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/hz-muhammed-sav-ile-ilgili-ayetler-196509-m.jpg
Hz. Muhammed (s.a.v.) ile İlgili Ayetler

Peygamberimizin (s.a.v.) ismi Kur’an-ı Kerim’de beş defa geçmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) Kur’an’da dört defa “Muhammed”, bir defa da “Ahmed” olara ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/korku-namazi-ile-ilgili-ayetler-196495-m.jpg
Korku Namazı ile İlgili Ayetler

Sözlükte “korku namazı” anlamına gelen salâtü'l-havf tabiri fıkıhta düşman, eşkıya, hayvan saldırısı yahut yangın, sel tehlikesi gibi tehditler karşıs ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/tevbe-suresinin-94-ayeti-ne-anlatiyor-196492-m.jpg
Tevbe Suresinin 94. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ Sonra gizli açık her ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/hatim-duasi-arapca-turkce-okunusu-196474-m.jpg
Hatim Duası Arapça Türkçe Okunuşu

Hatim, “Kur’ân-ı Kerîm’i başından sonuna kadar ezberden veya yüzünden okuma” demektir. Ebû Ümâme radıyallahu anh, ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/tevbe-suresinin-88-ayeti-ne-anlatiyor-196464-m.jpg
Tevbe Suresinin 88. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: لٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْخَيْرَاتُۘ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/onlar-namazlarinda-devamlidirlar-mearic-23-ayetinin-tefsiri-196459-m.jpg
“Onlar Namazlarında Devamlıdırlar” (Me'âric, 23) Ayetinin Tefsiri

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَلٰى صَلَاتِهِمْ دَٓائِمُونَۖ Elleżîne hum ‘alâ salâtihim dâ-imûn(e). “Onlar namazlarında devamlıdırla ...