# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ | |
Türkçe Okunuşu * | Yusebbihu li(A)llâhi mâ fî-ssemâvâti vemâ fî-l-ardi-lmeliki-lkuddûsi-l’azîzi-lhakîm(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi, gerçek hükümdar, her noksandan temiz ve uzak, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olan Allah’ı tesbih etmektedir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih eder. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar, hükümran, çok kutsal, güçlü ve Hakim olan Allah'ı tesbih ederler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ı tespih eder. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Göklerde ve yerde olanların hepsi padişah, mukaddes, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih etmektedir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Tesbîh eder Allah için Göklerde ki ve Yerdeki o öyle lekesiz kuddûs melik ki hem azîz hem hakîm |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Göklerde ne var, yerde ne varsa (hepsi) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi Allâhı tesbîh (ve tenzîh) etmekdedir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Göklerde olan ve yerde bulunanlar, Melik (mülkünde istediği gibi tasarruf eden), Kuddûs (bütün noksanlıklardan münezzeh olan), Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm(her işi hikmetli olan) Allah'ı tesbîh eder. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. O, öyle bir Melik ki, Kuddüs'dür= her noksan şeyden münezzehtir, Azîz'dir= her şeye galibdir, Hakîm'dir= bütün işlerinde hikmet sahibidir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Melik, Kuddûs, Azîz, Hakim olan Allah için göklerde ne varsa ve yerde ne varsa tesbihte bulunur. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsi, yegâne egemenlik sahibi olan, her türlü eksiklik ve çirkin sıfattan temiz ve yüce olan, kudreti herşeye üstün olan ve hikmeti herşeyi kuşatan Allah'ı tesbih eder. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Whatever is in the heavens and on earth, doth declare the Praises and Glory of Allah,- the Sovereign, the Holy One, the Exalted in Might, the Wise. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Cum'a Sûresi 1. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “…Kur’ân’ı tâne tâne oku.” (el-Müzzemmil, 4) KUR’AN’I YÜZÜNDEN DOĞRU BİR ŞEKİLDE OKUMAK Hadîs-i şerîfte de Kur’ân’ı güzel ...