Câsiye sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 37 âyettir. İsmini, 28. âyette geçen ve kıyâmetin dehşetinden dizüstü çöken kimseleri anlatan اَلْجَاثِيَةُ (câsiye) kelimesinden alır. Sûrenin اَلدَّهْرُ (Dehr) ve اَلشَّر۪يعَةُ (Şerîat) isimleri de vardır. Resmî tertîbe göre 45, nüzûl sırasına göre 65. sûredir.
Kur’ân-ı Kerîm’i indiren ve onunla insanları kendine kulluğa davet eden Allah Teâlâ’nın varlığının, birliğinin, nihayetsiz bir ilim, hikmet ve kudret sahibi oluşunun açık delilleri beyân edilir. Bu deliller üzerinde tefekkür edilip iman ve teslimiyete erişilmesi istenir. Allah kullarına karşı sonsuz lutuf sahibidir. Bu yüzdendir ki varlık âleminde ne varsa hepsini onların emrine ve hizmetine vermiştir. Buna karşılık insanlardan istediği, şükür ve kulluktur. Resûlullah (s.a.s.)’e indirdiği İslâm şeriati ise en büyük nimet olup ona tabi olmak, elimizde böyle mükemmel bir şeriat varken bunun kıymetini bilip başka heva ve heveslere uymamak icap eder. İslâm şeriatine uyup uymamanın da elbette sonuçları farklı olacak; kötülük yapanlara iyilik yapanlar gibi muamele edilmeyecektir. Sonuç itibariyle mü’minler cennetle mükâfatlandırılırken, kâfirler, bir daha çıkmamak ve hiçbir mazeretleri dikkate alınmamak üzere cehenneme tıkılacaklardır.
Mekke’de, Duhân ile Ahkåf sûrelerinin arasında, 65. sûre olarak nâzil olmuştur.
İsrâiloğulları din emanetini taşıyamaz hale gelince, Cenâb-ı Hak bu din ve şeriat emanetini, kıyamete kadar tüm insanlığın derdine çare olacak şekilde, en son ve en mükemmel tarzda Hz. Muhammed (s.a.s.)’e vermiştir. Bu emanet, tüm kaideleri Kur’an ve sünnet tarafından açıkça belirlenen İslâm dinidir; İslâm şeriatidir. Allah Teâlâ hem peygamberden, hem de onun davetine icâbet edenlerden bu dine tâbi olmalarını istemektedir. Çünkü vahiy kaynaklı olan bu din, insanlar için bir ışıktır, aydınlıktır. Hak ve bâtıl arasındaki farkı bildirir. İnsanları, akıllarını doğru kullanarak iman, ibâdet ve ahlâka yönelmeye teşvik eder. Onlara Allah’a giden yolda rehberlik yapar. Onlara rahmet olur; ebedi rahmet, bereket, refah ve mutluluğa erişmelerini sağlar.
Buna rağmen:Ğâşiye sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 26 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “dehşeti her şeyi saran, her tarafı kuşatan kıyâmet” mânasına gelen ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَنْ تُغْنِيَ عَنْهُمْ اَمْوَالُهُمْ وَلَٓا اَوْلَادُهُمْ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔاۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُ ...
Fecr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 30 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “tan yerinin ağarması, sabah aydınlığı” mânasına gelen اَلْفَجْرُ (fe ...
Beled sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 20 âyettir. İsmini birinci âyette geçip “şehir, memleket” mânasına gelen اَلْبَلَدُ (beled) kelimesinden alır. M ...
Vahyin kaynağı Yüce Allah’tır. Bununla birlikte vahyin Allah’tan peygambere geliş şekillerinde bir kısım farklılıklar vardır: PEYGAMBERİMİZ (S. ...
Şems sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 15 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “güneş” mânasına gelen اَلشَّمْسُ (şems) kelimesinden alır. Mushaf te ...