# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | مَٓا اَغْنٰى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Mâ aġnâ ‘anhu mâluhu vemâ keseb(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ne malı bir fayda verdi ona, ne de kazandıkları. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 1, 2, 3, 4, 5. Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek). |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ne malı fâide verdi ona ne kazandığı |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Ona ne malı, ne kazandığı fâide vermedi. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ona, ne malı fayda verdi ne de kazandığı! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Ne malı fayda verdi ona, ne kazandığı... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ona ne malı bir zenginlik verdi ve ne de kazandığı şey. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Ne malı bir fayda verdi ona, ne kazandıkları. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | No profit to him from all his wealth, and all his gains! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Tebbet Sûresi 2. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...