Şûrâ Sûresi 34. Ayet Tefsiri


34 / 53


Şûrâ Sûresi Hakkında

Şûrâ sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 53 âyettir. İsmini 38. ayette geçen,  “müşavere etmek, danışmak” mânalarına gelen, yapılacak işlere karar vermede ve devlet yönetiminde çok önemli bir yeri olan اَلشُّورٰي (şûrâ) kelimesinden alır. Resmî tertibe göre 42, iniş sırasına göre 62. sûredir.

Şûrâ Sûresi Konusu

Vahiy, Hz. Muhammed (s.a.s.) ile başlayan bir hâdise değildir. Allah Teâlâ ilk insandan başlayarak Resûlullah (s.a.s.)’e kadar pek çok peygambere vayhetmiştir. Peygamberlere vahyedilen dinin temel esasları aynıdır. O da tek olan Allah’a kulluk etmek, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak, âhirette yeniden dirilip hayatın hesabının verileceğini unutmamak, emrolunduğu gibi dosdoğru olup nefsânî arzulara uymamak, dinde ayrılığa düşmemektir. Aynı şekilde Kur’an’ın iniş gâyesi de başta indiği toplum olan Mekke halkını, sonra da peyderpey bütün dünyayı kuşatacak şekilde etraftaki toplumları uyarmaktır. Resûlullah (s.a.s.), yirmi üç senelik tebliğ hayatında, yakından başlayıp dalga dalga yayılan bir tebliğ siyâsetiyle, bunu gerçekleştirmiş ve âyette ifadesini bulduğu şekilde Kur’an’ın mesajının cihanşumûl olduğunu göstermiştir. Önceden olduğu gibi bugün ve yarın, dünya durdukça ilâhî vahye tâbi olanlar ebedî mükâfat yurdu olan cennete girecekleri gibi, ona yüz çevirenler, dünyada kısa bir müddet geçinip gitseler de öte dünyada kaybedenlerden olacak, cehennemi dolduracaklardır. Kâinatta sergilenen ilâhî kudret delilleri Allah Teâlâ’nın bunu yapmaya kadir olduğunu göstermektedir. Sûrede Kur’an’ın yetiştirmeği hedeflediği fert ve toplumun temel husûsiyetleri beyân edilerek, onların haramlar ve haksızlıklar karşısındaki sert ve kararlı duruşları, Allah’a kulluk noktasındaki ciddiyet ve coşku halleri, şahıslarına yapılan kusurları affetmedeki sınırsız müsamaha ve bağışlama meziyetleri ve devlet yönetiminde müşâvere esasına ağırlık vermeleri örnek birer davranış olarak sunulur. Kullar arasında maddî rızıkları ve en mühim dünya nimetlerinden olan çocuk nimetini dilediği gibi taksim eden Cenab-ı Hak, vahiy ve peygamberlik nimetini de öyle taksim etmiş, nübüvveti için seçtiği kullarla üç yolla konuşmuş ve en son Hz. Muhammed (s.a.s.)’i seçerek, daha önce hiç bilmediği “kitab”ın ve “iman”ın ne olduğunu ona öğretmiş ve onun vasıtasıyla da âhir zaman ümmetini irşad etmiştir.

Şûrâ Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada kırk ikinci, iniş sırasına göre altmış ikinci sûredir. Mekke döneminde, Zuhruf sûresinden önce ve Fussılet sûresinden sonra nâzil olmuştur. 23-24, 23-26, 27 ve 39-41. âyetlerinin Medine’de indiğine dair rivayetler de bulunmaktadır (İbn Atıyye, V, 25; İbn Âşûr, XXV, 23-24). Fakat üslûp ve içerikleri bu âyetlerin de Mekke döneminde indiği izlenimini vermektedir (bu konuda ve ilgili rivayetlerin taşıdığı zaaflar hakkında bk. Derveze, V, 159, 175-178, 182-183, 187-189).

TEFSİR:

Dağlar gibi gemileri denizlerde akıtıp götüren Allah Teâlâ, istediğinde onları hareket ettiren rüzgârı veya motorlu gemilerse onları hareket ettiren muharrik kuvveti durdurur ve gemiler denizin ortasında suyun üzerinde öylece hareketsiz kalakalır. Onları hareket ettirmeye kimsenin gücü yetmez. Yahut istese fırtına göndererek içindekilerin işledikleri günahları sebebiyle veya oraya yükledikleri mallarıyla birlikte o gemileri batırır, parçalar. Böyle yapmasını da kimse engelleyemez. Nitekim bunun örnekleri dünyamızda sık sık yaşanmaktadır. Hele uçak kazaları bu hususta daha açık bir misaldir. Hâsılı bunlardan ders ve ibret alarak Allah’a karşı gelmekten ve O’nun âyetleriyle savaşmaktan vazgeçip O’na teslim olmanın zarureti ortaya çıkmaktadır. Fakat bunu başarabilmek için insanın çok sabreden ve çok şükreden bir ahlâkî kemâle erişmesi; İslâm toplumunun şu yüce meziyetlerle donanması lazımdır:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/hud-suresinin-13-ayeti-ne-anlatiyor-196940-m.jpg
Hud Suresinin 13. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِه۪ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ ا ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/zebaniler-ile-ilgili-ayetler-196930.jpg
Zebaniler ile İlgili Ayetler

Zebâniler, insanları cehenneme sevkeden ve cehennemi yöneten meleklerdir. Kur’an-ı Kerim’de zebânilerden bahseden ayetler şunlardır: ZEBANİLER İLE İL ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/hud-suresinin-6-ayeti-ne-anlatiyor-196929-m.jpg
Hud Suresinin 6. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي ك ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-107-ayeti-ne-anlatiyor-196907-m.jpg
Yunus Suresinin 107. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-105-ayeti-ne-anlatiyor-196893-m.jpg
Yunus Suresinin 105. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَاَنْ اَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۚ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ “Ve yüzünü hak dine çevir, sakın müşrikler ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-95-ayeti-ne-anlatiyor-196861-m.jpg
Yunus Suresinin 95. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ Asla Allah’ın âyetlerini yalan ...