Müddessir sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 56 âyettir. İsmini birinci âyette geçen ve “örtüsüne bürünmüş” mânasına gelen اَلْمُدَّثِّرُ (müddessir) kelimesinden alır. Müshaf tertibine göre 74, iniş sırasına göre 4. sûredir.
Resûlullah (s.a.s.)’e, kalkıp insanları uyarması vazifesi verilir. Bunu yapabilmek için sahip olması gereken ahlâkî vasıflar telkin edilir. Sonra Kur’an’ı inkâr edip Peygamber’e karşı gelenlerin kalbî, zihnî ve ahlâkî yapıları tasvir edilerek, bunları cehennemde bekleyen azap hatırlatılır.
Mushaftaki sıralamada yetmiş dördüncü, iniş sırasına göre dördüncü sûredir. Müzzemmil sûresinden sonra, Fâtiha sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Müzzemmil sûresinden önce indiğini söyleyenler de vardır (bk. İbn Âşûr, XXIX, 292).
Dünyada insan hür iradesiyle ister hak, isterse bâtıl yolu tutabilir. Bu hususta Cenâb-ı Hak onu özgür bırakmıştır. Fakat kıyamet günü her can yaptıklarına karşılık rehin alınır, bağlanır, tutuklanır. Saadet veya felaketi kazancına bağlıdır. Sorumluluk ferdîdir. Her insan dünyadaki iman ve taatine yahut inkâr ve isyanına göre mükâfat veya ceza görür. Hâsılı insana ebedî kurtuluşu sağlayacak olan da, onu ebedî felâkete sürükleyecek olan da, onun dünyada tuttuğu yola ve o yolun Allah’ın rızâsına uygun olup olmamasına bağlıdır. Eğer bir insanın imanı bâtıl ve ameli bozuksa, onu en yakın dostlarının bile kurtarması mümkün değildir. Neticede Kur’an’ın “ashâb-ı yemîn” dediği; dünyada Allah’ın râzı olduğu itikat, ibâdet, ahlâk ve muâmelât çerçevesinde bir hayat yaşayıp, o imanla âhirete göçen ve mahşerde de amel defteri sağ elinden verilen bahtiyarlar, nefislerini rehin olmaktan kurtaracak ve cennete gireceklerdir. (bk. Vâkıa 56/8, 27-40; Hakka 69/19-24) Bunların dışındakiler ise “ashâb-ı şimâl” olup amel defterlerini sol taraftan alacaklar ve cehenneme atılacaklardır. (bk. Vâkıa 56/9, 41-56; Hakka 69/25-37)
Bu arada cennetliklerle cehennemlikler arasında vuku bulan bir konuşma dile getirilerek, cehennemliklerin oraya atılma sebepleri haber verilir. Bunun hedefi, dünyadaki kâfirlere âhiretteki durumlarını anlatmak, bu yaptıklarından orada pişman olacaklarını gösterip onları uyanmaya ve doğru yola sevk etmektir. Bu sebepler şunlardır:
› Namaz kılmamak,
› Fakirlere, yoksullara, muhtaçlara yemek yedirmemek,
› Bâtıla, boş şeylere dalanlarla birlikte dalıp gitmek,
› Hesap ve ceza gününü yalanlamak.
İşte böyle bir inkâr ve günah hali üzere ölenlere o gün hiçbir şefaatçinin şefaati fayda vermeyecektir.
Öyleyse, bu gerçekler karşısında insanın uyanıp kendine gelmesi ve yürüdüğü yanlış yolları bırakıp doğru yolu tutması gerekmez mi? Bu yüzden şöyle soruluyor:İsra suresinin 23. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 23. Ayet Arapça: وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِح ...
Hadîd sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 29 âyettir. İsmini, 25. âyette geçen ve “demir” mânasına gelen اَلْحَد۪يدُ (hadîd) kelimesinden alır. Mushaf t ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنّ ...
İsra suresinin 1. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 1. Ayet Arapça: سُبْحَانَ الَّذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُۜ اِنَّ رَبَّك ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًاۖ وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ Al ...