Meal | Sure | Ayet | Karşılaştır |
---|---|---|---|
Ömer Çelik | Fussilet / 43 | Rasûlüm! Sana kâfirler tarafından söylenen bu incitici sözlerin aynısı, senden önceki peygamberlere de söylenmişti. Öyleyse onların sabrettiği gibi sen de eziyetlere sabret! Şüphe yok ki Rabbinin hem bağışlaması bol, hem de cezası pek acıdır. |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 44 | Biz o Kur’an’ı yabancı bir dilde indirseydik, onlar elbette: “Onun âyetleri anlayacağımız bir dille iyice açıklanmalı değil miydi? Arap olmayana yabancı dilde bir kitap olur mu?” diyeceklerdi. De ki: “O, iman edenlere doğru yolu gösteren bir rehber ve eşsiz bir şifa kaynağıdır.” İnanmayanlara gelince onların kulaklarında bir ağırlık vardır; Kur’an kendilerine kapalı ve karanlık gelir. Onlara sanki çok uzak bir yerden sesleniliyor da söyleneni duymuyorlar! |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 45 | Biz Mûsâ’ya da kitap vermiştik; senin halkın Kur’an konusunda nasıl farklı tutumlar içinde ise, o kitap konusunda da farklı tutumlar içine girilmişti. Eğer azabın ertelenmesine dâir Rabbin tarafından verilmiş bir söz olmasaydı, azaplarına hükmedilerek işleri çoktan bitirilmiş olurdu. Buna rağmen, onlar hâlâ Kur’an hakkında derin bir şüphe ve kararsızlık içinde bocalayıp durmaktadırlar. |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 46 | Kim sâlih amel işlerse kendi iyiliğinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi zararınadır. Yoksa Rabbin kullarına kesinlikle zulmetmez. |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 47 | Kıyâmetin ne zaman kopacağının bilgisi sadece Allah’a aittir. O’nun bilgisi ve izni olmadan ne bir meyve tomurcuğundan çıkabilir, ne bir dişi hâmile kalabilir, ne de hâmile olan biri doğum yapabilir. O, “Nerede bana şu ortak koştuklarınız?” diye sesleneceği gün, müşrikler: “Sana açıkça söyleyelim ki, içimizde senden başka boyun eğilecek bir ortağın bulunduğuna şâhitlik edecek hiç kimse yoktur” diyecekler. |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 48 | Böylece, vaktiyle yalvarıp yakardıkları bütün sahte ilâhlar onları yüzüstü bırakıp kayboluverecek; artık hiçbir kurtuluş çârelerinin kalmadığını da anlayacaklardır. |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 49 | İnsan nefsi hesâbına iyi ve güzel şeyler istemekten usanmaz. Kendisine bir kötülük dokunduğunda ise ümidini büsbütün kaybeder, üzüntü ve karamsarlık hâli yüzünden okunur. |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 50 | Başına gelen kötülükten sonra ona tarafımızdan bir rahmet tattıracak olsak, bu defa da: “Bu, zâten benim hakkımdır. Kıyâmetin kopacağını da sanmıyorum. Ama olur da Peygamber’in haber verdiği gibi kıyâmette Rabbimin huzuruna çıkarılacak olsam bile, mutlaka O’nun yanında benim için bundan daha güzeli vardır” der. Hayır, biz o kâfirlere dünyada yaptıklarını haber verecek ve onlara kesinlikle pek şiddetli bir azap tattıracağız. |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 51 | Biz ne zaman insana bir nimet versek, kibirle gerçeği kabulden uzaklaşarak o nimeti veren Rabbine şükürden yüz çevirir. Başına bir kötülük gelince de uzun uzadıya yalvarır durur. |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 52 | Rasûlüm! De ki: “Söyleyin bana; ya Kur’an Allah katından gelmiş de, fakat siz onu ret ve inkâr ediyorsanız, o takdirde haktan iyice uzaklaşmış olan sizlerden daha şaşkın, daha sapık kim olabilir?” |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 53 | Yakında biz onlara hem dış dünyada hem de insanların kendi iç âlemlerinde âyetlerimizi göstereceğiz; tâ ki Kur’an’ın gerçeğin tâ kendisi olduğu onlar için de gün gibi ortaya çıksın. Aslında, Rabbinin her şey üzerinde şâhit olması ve her şeyin O’na işaret etmesi en büyük delil olarak yetmez mi? |
|
Ömer Çelik | Fussilet / 54 | Haberiniz olsun ki, onlar Rablerinin huzuruna çıkıp hesâba çekileceklerine dâir derin bir şüphe içindedirler. Ama şunu da iyi bilin ki, Allah ilmi ve kudretiyle her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. |
|
Ömer Çelik | Şûrâ / 1 | Hâ. Mîm. |
|
Ömer Çelik | Şûrâ / 2 | Ayn. Sîn. Kãf. |
|
Ömer Çelik | Şûrâ / 3 | Rasûlüm! O kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olan Allah, sana da senden öncekilere de işte böyle vahyediyor. |
|
Hac suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 46. Ayet Arapça: ِ اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓ ...
Hac suresinin 35. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 35. Ayet Arapça: ِ اَلَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِر۪ينَ عَلٰى ...
Hac suresinin 30. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 30. Ayet Arapça: ِ ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّه ...
Hac suresinin 23. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 23. Ayet Arapça: ِ اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ ...
Cuma sûresi Medine’de inmiştir. 11 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen اَلْجُمْعَةُ (Cuma) kelimesinden almıştır. اَلْمُسَبِّحَاتُ (Müsebbihât) sûrelerin ...
Hac suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 7. Ayet Arapça: وَاَنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ لَا رَيْبَ ف۪يهَاۙ وَاَنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ مَنْ ف ...