Kamer Sûresi 6-8. Ayet Tefsiri


6-8 / 55


Kamer Sûresi Hakkında

Kamer sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 55 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ve “ay” mânasına gelen اَلْقَمَرُ (kamer) kelimesinden alır. Resmî tertîbe göre 54, iniş sırasına göre 37. suredir.

Kamer Sûresi Konusu

Ayın yarılması gibi büyük mûcizeleri gördükleri halde küfür ve şirk bataklığına ısrarla batmaya devam eden müşrikler uyarılır. Onlar bir taraftan mahşer gününün dehşetli manzaraları ile korkutulurken, bir taraftan da önceden gelip helak edilmiş kavimlerin feci âkıbetleri hatırlatılarak dünyada uğrayacakları bela ve musîbetlerle ikaz edilirler. Kur’ân-ı Kerîm, gerçekleri anlamak için en büyük bir nimet iken, ona gereken alakayı göstermeyenler tekrar tekrar kınanır. Sûre, Peygamber (s.a.s.) ile müşrikler arasında başlayan amansız mücâdelenin, Peygamber’in gâlibiyetiyle sona ereceğini; onun düşmanları kaynar cehennem ateşinde yüzüstü süründürülürken, dostlarının Yüce Allah’ın katında doğruluk makamında ebedî nimetlere erişeceğini haber vererek sona erer.

Kamer Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada elli dördüncü, iniş sırasına göre otuz yedinci sûredir. Târık sûresinden sonra, Sâd sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur.

فَتَوَلَّ عَنْهُمْۢ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ اِلٰى شَيْءٍ نُكُرٍۙ ﴿٦﴾
خُشَّعًا اَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الْاَجْدَاثِ كَاَنَّهُمْ جَرَادٌ مُنْتَشِرٌۙ ﴿٧﴾
مُهْطِع۪ينَ اِلَى الدَّاعِۜ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هٰذَا يَوْمٌ عَسِرٌ ﴿٨﴾
Karşılaştır 6: Dolayısıyla üzerlerine varmaktan artık vazgeç! Çünkü bir gün gelecek, bir dâvetçi onları hiç görülmemiş, tanınmamış dehşetteki bir gerçeğe çağıracaktır.
Karşılaştır 7: O gün onlar, gözleri zillet ve dehşet içinde öne düşmüş olarak kabirlerinden çıkacak; yayılmış çekirgeler gibi dalga dalga her tarafı kaplayacaklar.
Karşılaştır 8: Tam bir teslimiyet içinde süratle koşacaklar dâvetçiye doğru. Kâfirler: “Bugün, çok çetin bir gün!” diye feryat edecek.

TEFSİR:

Mahşer günü ve o günde olacak şeyler نُكُرٌ (nükür) kelimesiyle vasfedilir. “Nükür”; görülmedik, tanınmadık, daha önce bilinmeyen, hoşa gitmeyen, insanın görür görmez kaçağı şey mânalarına gelir. Bu vasıfla mahşer gününün, bu dünyadaki algılamalara göre tasavvur edilemeyeceğine veya dehşet ve korku veren manzaralarla dolu olacağına işaret edilir. Ayrıca kâfirler o günü inkâr ettikleri için de, o gün bu vasıfla yâd edilmiş olabilir. İnsanları mahşer günü çağıracak davetçi İsrâfil veya Cebrâil’dir. Sonra âyet-i kerîmeler kâfirlerin mahşer yerindeki dehşetli hallerinden bir manzara takdim eder: Onlar darmadağın çekirgeler gibi kabirlerinden çıkacaklardır. Dehşete kapılmış olarak nereye gideceklerini bilemeyecek, birbirlerine karışacaklardır. Korku içinde olacaklar, bu korku onların gözlerinden okunacaktır. Pişmanlık ve utanç içinde kıvranacaklardır. Bu sebeple gözleri önlerine düşmüş olacaktır. Kabirlerinden çıktıklarında, daha önce kendilerine haber verilen o günle karşılaşacaklarına inanmadıkları ve bir hazırlık yapmadıkları için, Allah’ın huzurunda suçlu olarak bulunacaklarını anlayacaklardır. Zillet, horluk ve dehşet içinde olacaklardır. Öyle ki, korkunç kıyamet manzarasından gözlerini ayırma gücünü bile kendilerinde bulamayacaklardır. İradeleri ellerinden alınmış, boyun bükmüş, söylenene tam bir teslimiyet içinde, gözlerini bir tarafa ayırmaksızın davetçinin peşinden koşarken, o günün gerçekten çok çetin, çok belalı ve zorlu bir gün olduğunu beyândan kendilerini alamayacaklardır. Bu manzarayı anlatan bir diğer âyet-i kerimede şöyle buyrulur:

“O gün onlar başlarını dikmiş, gözleri sabit bir noktaya çakılıp kaldığından kendilerine bakacak halleri kalmamış, kalpleriyse bomboş bir halde çağrıldıkları yere doğru koşuşturup dururlar.” (İbrâhim 14/43)

Ey Rasûlüm! Getirdiğin dine, yaptığın davete karşı çıkan bu kâfirler, türlerinin ilk örneği değildir. Daha önce de peygamberlerini yalanlayan nice toplumlar gelip geçti. İşte onlardan biri:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...