Mutaffifin Sûresi 14. Ayet Tefsiri


14 / 36


Mutaffifin Sûresi Hakkında

Mutaffifîn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 36 âyettir. İsmini, birinci âyette geçip “ölçü ve tartıda hîle yapanlar” mânasındakiاَلْمُطَفِّف۪ينَ  (mutaffifîn) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 83, iniş sırasına göre ise 86. sûredir.

Mutaffifin Sûresi Konusu

Ölçü ve tartıda hîle yapanların kıyâmette başlarına gelecek felaketlere dikkat çekilir. Zira bu tür günahlar, pek büyük bir gün olan âhirete imansızlığın bir göstergesidir. Sûrede ağırlıklı olarak mü’min ve kâfirlerin âhirette karşılaşacakları mükâfat ve cezadan bahsedilir. Mü’minlerin, kendilerini dünyada alaya alıp üzerlerine gülen kâfirlerin âhiretteki perişan hallerine gülecekleri haber verilir.

Mutaffifin Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada seksen üçüncü, iniş sırasına göre seksen altıncı sûredir. Ankebût sûresinden sonra, Bakara sûresinden önce Mekke’de inmiştir; Mekke döneminde inen son sûredir. Medine’de ilk inen sûre olduğuna ve bir kısmının Mekke’de bir kısmının ise Medine’de indiğine dair rivayetler de vardır (bk. Şevkânî, V, 461; İbn Âşûr, XXX, 187).

كَلَّا بَلْ۔ رَانَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ ﴿١٤﴾
Karşılaştır 14: Hayır, gerçek hiç de öyle değil! Aslında onların işledikleri günahlar, kalplerini bütün bütün paslandırmıştır.

TEFSİR:

İşlenen günahlar, bir pas tabakası gibi kalbi kaplayıp karartır. Böylece insanın düşünce ve duygularını menfi yönde etkileyerek onun gerçekleri anlamasına engel olur. Bu gerçeği Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle izah buyurur:

“Kul bir günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta vurulur. Şâyet o günahı terk edip istiğfâra sarılarak tevbeye yönelirse kalbi cilâlanır. Böyle yapmaz da tekrar günahlara dönerse, siyah noktalar artırılır ve neticede bütün kalbini kaplar. İşte Hak Teâlâ’nın:

«Hayır, gerçek hiç de öyle değil! Aslında onların işledikleri günahlar, kalplerini bütün bütün paslandırmıştır» (Mutaffifîn, 14) diye zikrettiği durum budur.” (Tirmizî, Tefsir, 83/3334)

Bir defasında Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz:

“–Kalbler, demirin paslandığı gibi paslanır” buyurmuştu. Sahâbe-i kirâm:

“–Onun cilâsı nedir ey Allah’ın Rasûlü?” diye sordular. Allah Resûlü (s.a.s.):

“–Allah’ın kitâbını çokça tilâvet etmek ve Allah’ı çok çok zikretmektir” cevâbını verdi. (Ali el-Müttakî, Kenzu’l-ummâl, II, 241)

Bu hususta Ahmed Yesevi (k.s.) hazretlerinin şu öğüdü ne güzeldir:

“Mâsiyetnin jengârını bağlap gönül

Hak’nın yâdı ol jengârı açar derler.”

“Bir gönül çeşitli günahlar yüzünden paslanmış bir hâl alırsa, onun bu kit ve pasını ancak Allah’ın adı silebilir. Böyle bir insanın yapacağı tek iş, dâimâ Allah’ı anmak ve O’nun adını dilinden düşürmemek, yâni Allah’ı hiçbir zaman unutmamaktır.”

Hasan-ı Basrî (r.h.) nasihatlerinde şöyle buyurur:

“Kalbler altı şeyden dolayı çürür ve bozulur:

  Tevbe ederim ümîdiyle günah işlemek.

  İlim öğrenip mûcibince amel etmemek.

  Hareket ve davranışlarda içten ve samîmî olmamak.

  Allah’ın verdiği nimetlerden faydalanıp şükretmemek.

  Allah’ın yarattıkları arasında paylaştırdığı rızka râzı olmamak.

  Ölüleri defnedip onlardan ibret almamak.”

İmam Rabbânî (k.s.), kalbin bu şekildeki manevî hastalığını giderme üzerine şöyle demektedir:

“Kalp hastalığını gidermek, bu sırada çok zikirle mümkündür. Bu iş şu anda ve her zaman önemlilerin en önemlisidir. Bu kısa sürede manevî illete çare bulmak en büyük gâye olmalı. Bir kalp ki, Yüce Hakk’ın zâtına yabancı şeylerle derde düşer; ondan hayır umma. Buna göre, bundan sonraki durumlarda kabul edilecek olan sadece kalp selâmetidir; ruhu kurtarmaktır. Dolayısıyla biz her zaman ruhu kurtarmaya, kalbi selâmete çıkarmaya çalışıyoruz; bunları sağlayacak sebeplerin peşindeyiz…” (el-Hadâiku’l-Verdiyye, s. 750)

Zira kalb, içinde bulunduğu ortamın tesiri altında kalır. Hayırlara ve güzelliklere muhâtab olursa güzel in’ikâslarla nurlanır. Bunun aksine, kötülük ve çirkinliklere mâruz kalırsa, kötülükler sirâyet edip onu karartır. Günahla kararan gönüllerin ise akıbeti ise son derece feci olacaktır:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...