Meal | Sure | Ayet | Karşılaştır |
---|---|---|---|
Ömer Çelik | Hadid / 26 | Biz Nûh’u ve İbrâhim’i de peygamber olarak gönderdik; ikisinin neslinden gelenlere de peygamberlik ve kitap verdik. Nesillerinden gelenler içinde doğru yolu bulanlar vardır. Fakat pek çoğu büsbütün yoldan çıkmış kimselerdir. |
|
Ömer Çelik | Hadid / 27 | Sonra onların ardından peş peşe peygamberlerimizi gönderdik. Arkalarından da Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona İncil’i verdik. Onun izinden gidenlerin kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, biz kendilerine onu farz kılmamıştık. Sadece Allah’ın rızâsını kazanmak için bunu kendileri icad ettiler; ne var ki ona da gereği gibi riâyet etmediler. İçlerinde hakkiyle iman etmiş olanlara elbette mükâfatlarını veririz. Fakat onların pek çoğu büsbütün yoldan çıkmış kimselerdir. |
|
Ömer Çelik | Hadid / 28 | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve Peygamberi Hz. Muhammed’e iman edin ki size rahmetinden iki kat versin, size aydınlığında yürüyebileceğiniz bir nûr nasip etsin ve sizi bağışlasın. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlayan, sonsuz merhamet sahibidir. |
|
Ömer Çelik | Hadid / 29 | Ehl-i kitap da şunu bilsin ki, onların Allah’ın lutf u ihsânından herhangi bir şeye nâil olabilmeleri mümkün değildir. Her türlü lutuf kesinlikle ve sadece Allah’a ait olup onu dilediğine bahşeder. Allah, pek büyük lutuf sahibidir. |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 1 | Rasûlüm! Allah, kocası hakkında sana müracaat edip seninle tartışan ve hâlini Allah’a şikâyette bulunan kadının sözlerini elbette işitti. Zâten Allah, o sırada sizin karşılıklı konuşmanızı dinliyordu. Hiç şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir. |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 2 | İçinizden “sen bana annemin sırtı gibisin” diyerek hanımlarına zıhâr yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anneleri değildir. Onların anneleri, ancak kendilerini doğurmuş olan kadınlardır. Gerçekte onlar, bu sözleriyle çok çirkin ve gerçek dışı bir söz söylemiş oluyorlar. Bununla birlikte Allah, elbette çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 3 | Hanımlarına zıhâr yapıp onlardan ayrılmaya kalkan, sonra da söylediklerinden geri dönenlerin, onlarla cinsî münasebetten önce bir köle azat etmeleri gerekir. Size emredilen budur. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 4 | Köle azat etmek için imkân bulamayan kişi, hanımıyla cinsî münasebetten önce hiç ara vermeden iki ay oruç tutmalıdır. Buna gücü yetmeyen de altmış fakiri doyurmalıdır. Bu hükümler, Allah’a ve Rasûlü’ne imanınızı ispat etmeniz için konulmuştur. Bunlar Allah’ın çizdiği sınırlardır. Bu sınırları kabul etmeyen kâfirler için ise can yakıcı bir azap vardır. |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 5 | Allah’a ve Rasûlü’ne karşı çıkanlar, kendilerinden öncekiler nasıl zillet ve perişanlığa mahkûm edildilerse, onlar da öylece zillet ve perişanlığa mahkûm edileceklerdir. Çünkü biz, dünya ve âhiret saâdetinizi sağlayacak apaçık âyetler indirmiş bulunuyoruz. Onları inkâr edenler için alçaltıcı bir azap vardır. |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 6 | O gün Allah onları hep birlikte yeniden diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Çünkü onlar kendi yaptıklarını unutsa da, Allah bunları tek tek kaydetmiştir. Zâten Allah, her şeye şâhittir; hiçbir şey O’ndan gizli kalamaz. |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 7 | Görmez misin ki, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini Allah bilir? Üç kişi gizli bir görüşme için bir araya gelecek olsa veya fısıldaşsa mutlaka dördüncüleri Allah’tır. Beş kişi bir araya gelse veya fısıldaşsa altıncıları mutlaka Allah’tır. Bundan daha az veya daha çok sayıda kişi her nerede bir araya gelirse gelsin, ne fısıldaşırsa fısıldaşsın Allah mutlaka yanlarındadır. Sonra da Allah onlara yaptıklarını kıyâmet gününde tek tek bildirecektir. Doğrusu Allah, her şeyi hakkıyla bilir. |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 8 | Gizlice toplantılar tertip etmekten ve kulis yapmaktan men edilen o kimseleri görmedin mi? Yine kendilerine yasaklanan o şeyi yapmaya kalkışıyor; günah işlemek, düşmanlık etmek ve Peygamber’e karşı çıkmak için gizlice fısıldaşıyorlar. Senin yanına geldiklerinde de, seni Allah’ın selâmlamadığı bir şekilde selâmlıyorlar. Üstelik kendi kendilerine alaylı bir şekilde: “Madem Muhammed bir peygamberse, bu söylediklerimiz yüzünden Allah bize bir ceza verse ya!” diyorlar. Onları ancak Cehennem paklar! İçinde yanıp kavrulmak üzere oraya gireceklerdir. Ne kötü bir son durak! |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 9 | Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşacak olursanız sakın günah işlemek, düşmanlık etmek ve Peygamber’e karşı çıkmak için fısıldaşmayın. Ancak iyilik ve takvâ üzere bir araya gelin ve konuşun. Bir gün huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gönülden saygı besleyerek O’na itaatsizlikten sakının! |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 10 | Meşrû olmayan gizli toplantılar ve konuşmalar, mü’minleri üzmek için şeytan tarafından telkin edilen davranışlardır. Oysa şeytan, Allah’ın izni olmadıkça mü’minlere hiçbir zarar veremez. Bu bakımdan mü’minler yalnız Allah’a güvenip dayansınlar. |
|
Ömer Çelik | Mücâdele / 11 | Ey iman edenler! Topluca oturduğunuz yerlerde size: “Gelenlere yer açın!” dendiği zaman hemen toparlanıp yer açın ki Allah da size dünyada gönül ve rızık genişliği, cennette de mekan ve nimet genişliği versin. Size “Artık kalkın, dağılın!” dendiği zaman da kalkıp dağılıverin ki, Allah, içinizden gerçekten iman etmiş olanların makamını bir derece ve imanla birlikte kendilerine ilim de verilmiş olanların makamlarını ise derecelerle yükseltsin. Allah, yaptığınız her şeyden hakkıyla haberdardır. |
|
Hac suresinin 63. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 63. Ayet Arapça: ِ اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۘ فَتُصْبِحُ الْا ...
Kur’an-ı Kerim’i okurken nerede durulup nerede geçilmesi gerektiğini bize gösteren duraklar mevcuttur. Bunlara “vakıf” denir. Vakıf; Kur’ân-ı Kerim ok ...
Hac suresinin 55. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 55. Ayet Arapça: ِ وَلَا يَزَالُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْهُ حَتّٰى تَأْتِيَهُمُ ال ...
Hac suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 46. Ayet Arapça: ِ اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓ ...
Hac suresinin 35. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 35. Ayet Arapça: ِ اَلَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِر۪ينَ عَلٰى ...
Hac suresinin 30. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 30. Ayet Arapça: ِ ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّه ...