Beyyine Sûresi 1-3. Ayet Tefsiri


1-3 / 8


Beyyine Sûresi Hakkında

Beyyine sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 8 âyettir. İsmini, birinci âyetinde geçen ve “açık delil, kesin belge” mânasına gelen اَلْبَيِّنَةُ (beyyine) kelimesinden alır. اَلْقَيِّمَةُ (Kayyime), اَلْبَرِيَّةُ (Beriyye), الإنفكاك (İnfıkâk) gibi isimleri de vardır. Peygamberimiz (s.a.s.) bu sûreyi لَمْ يَكُنِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا  (Lem yekünillezîne keferû) olarak da isimlendirmiştir. (bk. Buhârî, Tefsir 98) Mushaf tertîbine göre 98, iniş sırasına göre ise 101. sûredir.

Beyyine Sûresi Konusu

Sûrenin esas konusu, insanları dine davette “peygamber gönderme”nin önemini açıklamaktır. Çünkü ister Ehl-i kitap ister müşrik olsun, sünnetullâh icâbı insanları düştükleri küfür durumundan kurtarmak ancak peygamber göndermekle mümkün olabilmektedir. Peygamber, kendisine en güvenilir yollarla vahyedilen Allah’ın kitabını insanlara doğru bir şekilde açıklar. Getirdiği kitap tertemizdir. Ona bâtıl hiçbir şeyin karışması mümkün değildir. O en doğru, en kıymetli ve ebediyen geçerli olacak hükümler ihtiva eder. Peygamber, bu ebedi ve değerli bilgileri tebliğ ederek insanları Allah’a çağırır. İster Ehl-i kitap ister müşrik olsun, ister hangi bâtıl din ve inanca bağlı bulunursa bulunsun, kurtulmak için o Peygamber’e inanmaları şarttır. Ona inanmayanlar, yaratıkların en kötüleri olup, ebedi cehennemde kalacaklardır. Ona inananlar ise yaratıkların en hayırlıları olup, ebedi cennetle mükâfatlandırılacaklardır.

Beyyine Sûresi Nuzül Sebebi

Mushaftaki sıralamada doksan sekizinci, iniş sırasına göre yüzüncü sûredir. Talâk sûresinden sonra, Haşr sûresinden önce Medine’de inmiştir. Mekke’de indiğine dair rivayetler de vardır; ancak özellikle Buhârî’de yer alan bir hadis (“Tefsîr”, 98/1-3) sûrenin Medine döneminde indiğini göstermektedir.

لَمْ يَكُنِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِك۪ينَ مُنْفَكّ۪ينَ حَتّٰى تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُۙ ﴿١﴾
رَسُولٌ مِنَ اللّٰهِ يَتْلُوا صُحُفًا مُطَهَّرَةًۙ ﴿٢﴾
ف۪يهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌۜ ﴿٣﴾
Karşılaştır 1: Kâfir olan Ehl-i kitap ve müşrikler, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar içinde bulundukları inkâr hâlinden ayrılacak değillerdi.
Karşılaştır 2: Bekledikleri o delil, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir ki, onlara tertemiz Kur’an sayfalarını okumaktadır.
Karşılaştır 3: Onun okuduğu sayfalarda her bakımdan mükemmel, dosdoğru ve çok kıymetli hükümler bulunmaktadır.

TEFSİR:

Resûlullah (s.a.s.), peygamber olarak gönderilmeden önce Arap Yarımadası’nda kâfir iki grup vardı. Birincisi “Ehl-i kitap” olanlar, ikincisi “müşrikler”dir.  Ehl-i kitaptan maksat, tahrif edilmiş olsa da ellerinde ilâhî bir kitap bulunan ve ona inanan kimselerdir. Genel mânada söyleyecek olursak yahudi ve hıristiyanlardır. Kur’ân-ı Kerîm yahudilerin “Uzeyr Allah’ın oğludur” diyerek küfre düştüklerini (bk. Tevbe 9/30); hıristiyanların da “Allah Meryem oğlu Mesih’tir” (bk. Mâide  5/17) ve “Allah üçün üçüncüsüdür” (bk. Mâide  5/73) diyerek kâfir olduklarını haber verir. Aslı itibariyle bunların dinleri de tevhid dini olmakla birlikte, sonradan bunu bozmuşlardır. Müşriklerden maksat ise, hiçbir peygambere inanmayan ve hiçbir kitabı bulunmayan kimselerdir. Bunların asıl dini de şirk diniydi. Tevhidi kesinlikle red ve inkâr ediyorlardı. Her iki grup da Peygamberimiz gönderilmeden önce küfür üzere bulunuyorlardı. Çünkü onları doğru bir inanca çağıracak ne önlerinde ilâhî bir rehber, bir peygamber vardı; ne de ellerinde onlara doğru inancı öğretecek bozulmamış, sağlam ilâhî bir kitap kalmıştı. Hepsi bir şekilde yanlış bir yola saparak küfre düşmüşlerdi. Öyle koyu bir küfür karanlığı içinde bulunuyorlardı. Eğer Allah Teâlâ merhamet buyurup, hakikatin apaçık bir delili olan Âhir Zaman Peygamberi (s.a.s.)’i göndermeseydi, onlar kıyâmete kadar o küfür karanlığı içinde kalacaklar, bütün benlikleriyle sarıldıkları o küfür halinden hiçbir zaman ayrılıp kurtulmaları mümkün olmayacaktı. Allah’tan büyük bir lutuf olarak Peygamberimiz (s.a.s.) geldi. Kur’an’ı getirdi. Her türlü yalan, şüphe, sapıklık, yanlışlık ve eksikliklerden uzak tertemiz sahifelerden ibaret olan; içinde en sağlam, dosdoğru, hakkı bâtıldan ayıran âyetler, ilâhî hükümler bulunan Kur’ân-ı Kerîm’i okudu. Onun mânalarını tefsir ve beyân etti. Onun itikâdî, amelî, ahlâkî… bütün hükümlerinin nasıl tatbik edileceğini bizzat yaşayarak öğretti.

Ama ne var ki:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Beyyine Sûresi Ayetler:

1 - 3 4 5 6 7 - 8

https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-105-ayeti-ne-anlatiyor-194854-m.jpg
Maide Suresinin 105. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا عَلَيْكُمْ اَنْفُسَكُمْۚ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْۜ اِلَى اللّٰهِ مَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-100-ayeti-ne-anlatiyor-194841-m.jpg
Maide Suresinin 100. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قُلْ لَا يَسْتَوِي الْخَب۪يثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ اَعْجَبَكَ كَثْرَةُ الْخَب۪يثِۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْب ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-90-ayeti-ne-anlatiyor-194828.jpg
Maide Suresinin 90. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/nisa-suresi-100-ayet-ne-anlatiyor-ve-inis-sebebi-nedir-194825-m.jpg
Nisa Suresi 100. Ayet Ne Anlatıyor ve İniş Sebebi Nedir?

Nisâ sûresi Medine’de nâzil olmuştur, 176 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “kadınlar” mânasına gelen اَلنِّسَاءُ (Nisâ) kelimesinden alır. A ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/hucurat-suresinin-tefsiri-194812-m.jpg
Hucurât Suresinin Tefsiri

Hucurât sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 4. âyette geçen ve “odalar” mânasına gelen اَلْحُجُرَاتُ (hucurât) kelimesinden alır. Bu ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-88-ayeti-ne-anlatiyor-194799-m.jpg
Maide Suresinin 88. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًاۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذ۪ٓي اَنْتُمْ بِه۪ مُؤْمِنُونَ Allah’ın siz ...