Saff sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 14 âyettir. İsmini, 4. ayetinde geçen صَفًّا (saffen) kelimesinden alır. Sûrenin “İsa” ve اَلْحَوَارِيُّونَ (Havariyyûn) isimleri de vardır. اَلْمُسَبِّحَاتُ (Müsebbihât) diye bilinen sûrelerin üçüncüsüdür. Resmî tertîbe göre 61, iniş sırasına göre 108. sûredir.
Mü’minler, özü sözü dürüst insanlar olup, bütün yapı taşları birbirine kurşunla kenetlenmiş sağlam bir bina gibi düzenli saflar halinde Allah yolunda savaşmaya çağrılır. Yahudi ve hıristiyanların peygamberlerine karşı sergiledikleri incitici ve duyarsız tavır örnek verilerek, iman iddiasında bulunanların böyle yanlışlardan kaçınmaları ve Peygamberimiz (s.a.s.)’e tam teslim olmaları istenir. Kâfir ve müşriklerin hoşlarına gitmese de İslâm’ın tüm dünyaya hâkim olacağı müjdelenir. Bu yüce hedef doğrultusunda yapılacak tüm çalışmalar makbuldür. İnsanı ebedi azaptan kurtaracak en büyük ticâret budur. Bu ticareti hakkını vererek yapanlar, gerek dünyada gerek âhirette büyük başarı ve mükâfatlara nâil olacaklardır.
Mushaftaki sıralamada altmış birinci, iniş sırasına göre yüz dokuzuncu sûredir. Tegåbün sûresinden sonra, Cum‘a sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur.
Ashâb-ı kirâmdan Abdullah b. Selâm, bu sûrenin iniş sebebi hakkında şöyle demiştir:
“Birgün sahâbîlerle oturup, «Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e gitsek de, Allah’ın sevdiği en değerli davranışın ne olduğunu sorup öğrensek ve onları yapsak» diye konuştuk. Bunun üzerine Saff sûresi nâzil oldu. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) de onun tamamını bize okudu.” (Tirmizî, Tefsir 61; Dârimî, Cihad 1)
Hz. İsa ve ona inanan havâriler misal verilerek, müslümanlar Allah’ın dinine ve Peygamberi’ne yardıma teşvik edilmektedirler. Nasıl Hz. İsa’ya inananlar, ona inanmayıp düşman olanlara üstün geldilerse, Allah’ın yardımıyla Hz. Muhammed (s.a.s.)’e inananlar da, ona inanmayıp düşmanlık edenlere üstün geleceklerdir.
Bu sûrenin sonunda müjdelendiği üzere müslümanların zafer ve fetih elde ettikleri zaman gurura kapılıp aşırılığa sapmamalarını, o yardım ve zaferin Allah’ın bir lütfu olduğunu bilmelerini, onu bahşeden Allah’ın geri almaya da güç yetirebileceğini hesaba katarak, her türlü inkâr ve nakörlükten sakınıp Allah Teâlâ’yı tesbih ve tenzîhe devam etmelerini öğütlemek üzere Cuma sûresi geliyor:İsra suresinin 44. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 44. Ayet Arapça: تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّۜ وَاِنْ ...
İsra suresinin 32. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 32. Ayet Arapça: وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا İs ...
İsra suresinin 23. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 23. Ayet Arapça: وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِح ...
Hadîd sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 29 âyettir. İsmini, 25. âyette geçen ve “demir” mânasına gelen اَلْحَد۪يدُ (hadîd) kelimesinden alır. Mushaf t ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنّ ...
İsra suresinin 1. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 1. Ayet Arapça: سُبْحَانَ الَّذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِ ...