Nâziât sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 46 âyettir. İsmini, birinci âyette geçip “kökünden söküp çıkaran” mânasına gelen اَلنَّازِعَاتُ (nâziât) kelimesinden alır. Sûre اَلسَّاهِرَةُ (Sâhire) ve اَلطَّامَّةُ (Tâmme) isimleriyle de anılır. Mushaf tertîbine göre 79, iniş sırasına göre ise 81. sûredir.
Bir takım kuvvetlere yemin edilerek kıyâmetin dehşeti gözler önüne serilir. Allah’ın kudret nişânelerine yer verilerek kıyâmetin mutlaka kopacağı ve iyi yada kötü herkesin dünyada yaptığına göre bir karşılık göreceği beyân edilir. Bu gerçeklere inanmayan kâfirlere, azgınlaşıp Rablik iddiasında bulunan Firavun’un fecî âkıbeti bir ibret levhası halinde hatırlatılır.
Mushaftaki sıralamada yetmiş dokuzuncu, iniş sırasına göre seksen birinci sûredir. Nebe’ sûresinden sonra, İnfitâr sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
Yüce Allah, bir kısım varlıklara yemin ederek yeniden dirilişin kesin bir gerçek olduğunu haber verir. Bu varlıkların kimler olduğu açık değildir. Onları vasfeden kelimelerin de birkaç mânaya ihtimali vardır. Bunlar hakkında yapılan izahların şu üçü ehemmiyet arz eder:
Birincisi; bunlar meleklerdir. Meleklerin yaptığı pek çok iş vardır. Burada daha ziyade insanların canını alma işleri üzerinde durulur. Dolayısıyla bunlar insanların ruhlarını bedenlerinden çekip çıkaran ölüm meleği ve yardımcılarıdır. Buna göre اَلنَّازِعَاتُ (nâzi‘ât), kâfirlerin ruhlarını ta derinlere dalıp şiddetle söküp çıkaran melekler. اَلنَّاشِطَاتُ (nâşitât), müminlerin ruhlarını incitmeden hafifçe çekip alan melekler. اَلسَّابِحَاتُ (sâbihât), Allah’ın emrini yerine getirmek için gelip giderken ufuklarda denizde yüzer gibi hareket eden veya dalgıcın denizde yüzdüğü gibi insan bedeninde yüzerek ruhunu çıkartan melekler. اَلسَّابِقَاتُ (sâbikât), müminlerin ruhlarını cennete, kâfirlerin ruhlarını cehenneme götürürken birbirleriyle yarışan melekler. اَلْمُدَبِّرَاتُ (müdebbirât), kâinatın nizamında Allah tarafından kendilerine verilen işleri aksatmadan en uygun şekilde yerine getiren meleklerdir.
İkincisi; insanların ruhlarıdır. Burada kullanılan vasıflar, ruhların ölüm anında bedenlerinden zorlukla veya kolaylıkla ayrılmalarını, hızla ruhlar âlemine varmalarını, ruhlar âlemindeki makamlarına yarışırcasına gitmelerini ve mânen kemâle ererek işleri idâre eden meleklerin mevkiine yükselmelerini anlatır. Yahut bu vasıflar, dünyada nefislerini terbiye ve tezkiye etme yoluna giren ruhların, nefis mücadelesi yaparak iç ve dış âlemlerini temizleme, şehevî arzularından sıyrılma, ahlâkî kemâle yükselme, sonra kusurlu nefisleri terbiye etme işiyle meşgul olmalarını beyân eder.
Üçüncüsü; Allah yolunda cihad eden mücâhidlerdir. Bu vasıflar, onların yayları iyice gererek ok atmalarını, oklarını kolayca fırlatmalarını, karada hızla yürümelerini, denizde yüzmelerini, havada uçmalarını, düşmanla savaşta yarışırcasına vuruşarak ileri geçmelerini ve savaş işlerini en uygun şekilde yürütüp idare etmelerini haber verir.
Bahsi geçen varlık ve hâdiseleri yaratan ilâhî kudret, söz verdiği üzere kıyâmeti mutlaka koparacak ve ölüleri yeniden kesinlikle diriltecektir. Şimdi o korkunç günden dehşetli bir manzara sunulur:Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...