Nâziât sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 46 âyettir. İsmini, birinci âyette geçip “kökünden söküp çıkaran” mânasına gelen اَلنَّازِعَاتُ (nâziât) kelimesinden alır. Sûre اَلسَّاهِرَةُ (Sâhire) ve اَلطَّامَّةُ (Tâmme) isimleriyle de anılır. Mushaf tertîbine göre 79, iniş sırasına göre ise 81. sûredir.
Bir takım kuvvetlere yemin edilerek kıyâmetin dehşeti gözler önüne serilir. Allah’ın kudret nişânelerine yer verilerek kıyâmetin mutlaka kopacağı ve iyi yada kötü herkesin dünyada yaptığına göre bir karşılık göreceği beyân edilir. Bu gerçeklere inanmayan kâfirlere, azgınlaşıp Rablik iddiasında bulunan Firavun’un fecî âkıbeti bir ibret levhası halinde hatırlatılır.
Mushaftaki sıralamada yetmiş dokuzuncu, iniş sırasına göre seksen birinci sûredir. Nebe’ sûresinden sonra, İnfitâr sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
Kıyâmetin bir ismi اَلطَّٓامَّةُ (Tâmme)dir. “Tâmme”, dayanılamayacak derecede ağır olan, her şeyi bastıran, öteki bütün belâ ve musîbetleri unutturacak derecede büyük olan belâ demektir. Bir de buna “büyük” sıfatı eklenince o belânın şiddet ve vahametini tasavvur etmek gerekir. İşte kıyâmet öyle dehşetli bir gündür ki, koptuğu zaman başka tüm dertleri unutturacak, herkes başka dertlerini unutup sadece o günün derdine düşecektir. O gün insan dünyada neyin peşine koştuğunu anlayacak, yaptığı her şeyi amel defterinde hazır bulacaktır. Kızgın alevleriyle cehennem ortaya çıkacak, görmesi gerekenler yani oraya atılacak olan azgınlar onu görecektir. Zira başka âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:
“O gün cennet, kalpleri Allah’a saygı ile dopdolu olup günahlardan sakınanlara yaklaştırılacak. Cehennem de tüm korkunçluğu ile azgınların karşısına çıkarılacak.” (Şuarâ 26/90-91)
Netice itibariyle:Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...