De ki: Allah'a ortak koştuklarınız arasında mahlûkatı hem baştan yaratacak, hem de sonradan diriltecek birisi var mı? De ki: Mahlûkatı Allah yaratır ve diriltir. Öyleyse nasıl bâtıla dönersiniz? ﴾34﴿
De ki: Allah'a ortak koştuklarınız arasında, hak yola rehberlik edecek birisi var mı? De ki: Hak yola ancak Allah iletir. Hak yola ileten mi kendisine uyulmaya lâyıktır, yoksa yol gösterilmedikçe kendiliğinden yol bulamayan mı? Öyleyse ne oluyor size? Nasıl bir yargıya varıyorsunuz? ﴾35﴿
Onların çoğu bir zanna kapılmıştır, o kadar. Zan ise asla gerçeğin yerini tutmaz. Onların neler işleyip durduğunu hiç şüphesiz Allah biliyor. ﴾36﴿
Bu Kur'ân, Allah'tan başka birisi tarafından uydurulabilecek birşey değildir. O, kendisinden önce indirilmiş olanları doğrulayan, Allah'ın hükümlerini açıklayan, içinde hiçbir kuşkuya yer bulunmayan ve Âlemlerin Rabbi katından gelen kitaptır. ﴾37﴿
Yoksa “Bunu o uydurdu” mu diyorlar? De ki: O zaman Allah'tan başka kimi çağırabiliyorsanız çağırın da onun bir sûresinin benzerini getirin—eğer doğru söylüyorsanız. ﴾38﴿
Aslında onlar, ilmini kavrayamadıkları ve henüz başlarına gelmemiş olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı; sonra, bak, o zalimlerin sonu ne oldu. ﴾39﴿
Onlardan Kur'ân'a inanan da var, inanmayan da. Rabbin ise bozguncuları çok iyi bilir. ﴾40﴿
Hâlâ seni yalanlayacak olurlarsa sen de ki: Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız size. Siz benim yaptığımdan uzaksınız; ben de sizin yaptığınızdan uzağım. ﴾41﴿
Onlardan seni duyanlar da vardır. Fakat sağırlara, üstelik akıllarını da kullanmıyorlarsa, sen birşey işittirebilir misin? ﴾42﴿