(Kâfirler) O'nu bırakıp da hiçbir şey yaratamayan, bil'akis kendileri yaratılmış olan, kendileri için ne bir zarara ne de bir faydaya sâhib olan ve (kendiliklerinden) ne ölüme, ne hayâta, ne de (öldükten sonra) dirilmeye mâlik olan birtakım ilâhlar edindiler. ﴾3﴿
İnkâr edenler dedi ki: “Bu (Kur'ân), onun (Muhammed'in) uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir; bu hususda ona başka bir topluluk da yardım etmiştir.” Böylece(onlar), gerçekten zulüm ve yalanla geldiler. ﴾4﴿
Ve dediler ki: “(Bu âyetler) evvelkilerin masallarıdır; onları (başkasına) yazdırmış da sabah akşam onlar kendisine okunuyor.” ﴾5﴿
(Ey Resûlüm!) De ki: “Onu, göklerde ve yerdeki sırrı (gizlilikleri) bilen (Allah)indirmiştir. Şübhesiz ki O, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.” ﴾6﴿
Bir de (onlar) şöyle dediler: “Bu nasıl peygamber ki, yemek yiyor, çarşılarda geziyor. Ona bir melek indirilmeli de onunla berâber (o da) bir korkutucu olmalı değil miydi?” ﴾7﴿
“Yâhut kendisine bir hazîne bırakılmalı, ya da ondan yiyeceği bir bahçesi olmalı(değil miydi?)” Ayrıca o zâlimler (mü'minlere): “(Siz,) ancak sihirlenmiş bir adama tâbi' oluyorsunuz” dedi. ﴾8﴿
Bak, senin hakkında nasıl misâller getirdiler de dalâlete düştüler; artık (onlar, hidâyete) hiçbir yol bulamazlar. ﴾9﴿
Eğer dilerse, sana bundan daha hayırlısını, altlarından ırmaklar akan Cennetleri verecek ve sana saraylar ihsân edecek olan (Allah) ne yücedir! ﴾10﴿
Bil'akis (onlar) kıyâmeti yalanladılar; bunun üzerine (biz de) kıyâmeti yalanlayanlara (pek) alevli bir ateş hazırladık! ﴾11﴿