Mürselât Sûresi
< 580 >
29. Cüz
Sizi bir değersiz sudan yaratmadık mı? ﴾20﴿ İmdi onu bir sağlam karargâhta (bulunur) kıldık. ﴾21﴿ Bir malum müddete kadar. ﴾22﴿ İşte Biz kâdir olduk, artık ne güzel kâdir olanlarız. ﴾23﴿ O gün vay haline yalanlayanların. ﴾24﴿ Biz yeri bir toplantı mevzii yapmadık mı? ﴾25﴿ Dirilere ve ölülere. ﴾26﴿ Ve orada yüksek, sabit dağlar kıldık, ve size bir tatlı su içirdik. ﴾27﴿ O gün vay haline yalanlayanların. ﴾28﴿ Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz. ﴾29﴿ Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. ﴾30﴿ Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir. ﴾31﴿ Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. ﴾32﴿ Sanki o birer sarı erkek develerdir. ﴾33﴿ O gün vay haline yalanlayanların. ﴾34﴿ Bu bir gündür ki, konuşamazlar. ﴾35﴿ Ve onlar için izin verilmez, itizarda da bulunamazlar. ﴾36﴿ O gün vay haline yalanlayanların. ﴾37﴿ İşte bu, ayırdetme günüdür, sizleri de evvelkileri de toplayıverdik. ﴾38﴿ Artık sizin için bir hile var ise hemen bana hilede bulunun. ﴾39﴿ O gün vay haline yalanlayanların. ﴾40﴿ Şüphe yok ki, muttakîler ise gölgelerde ve çeşmelerdedirler. ﴾41﴿ Ve canlarının istediğinden meyveler (içindedirler). ﴾42﴿ Yeyiniz ve içiniz, afiyet olsun yapar olduğunuz şey sebebiyle. ﴾43﴿ Şüphe yok ki, Biz muhsin olanları işte böyle mükâfaatlandırırız. ﴾44﴿ O gün vay haline yalanlayanların. ﴾45﴿ Yeyiniz ve menfaatleniniz biraz, muhakkak ki, siz günahkârlarsınız. ﴾46﴿ O gün vay haline yalanlayanların. ﴾47﴿ Onlara «Rükû ediniz!» denildiği zaman rükû etmezler. ﴾48﴿ O gün vay haline yalanlayanların. ﴾49﴿ Artık bundan sonra hangi bir söze inanıverirler? ﴾50﴿
سُورَةُ الْمُرْسَلَاتِ
< ٥٨٠ >
الجزء٢٩
اَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَٓاءٍ مَه۪ينٍۙ ﴿٢٠﴾ فَجَعَلْنَاهُ ف۪ي قَرَارٍ مَك۪ينٍۙ ﴿٢١﴾ اِلٰى قَدَرٍ مَعْلُومٍۙ ﴿٢٢﴾ فَقَدَرْنَاۗ فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ ﴿٢٣﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ ﴿٢٤﴾ اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ كِفَاتًاۙ ﴿٢٥﴾ اَحْيَٓاءً وَاَمْوَاتًاۙ ﴿٢٦﴾ وَجَعَلْنَا ف۪يهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَاَسْقَيْنَاكُمْ مَٓاءً فُرَاتًاۜ ﴿٢٧﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ ﴿٢٨﴾ اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى مَا كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَۚ ﴿٢٩﴾ اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى ظِلٍّ ذ۪ي ثَلٰثِ شُعَبٍۙ ﴿٣٠﴾ لَا ظَل۪يلٍ وَلَا يُغْن۪ي مِنَ اللَّهَبِۜ ﴿٣١﴾ اِنَّهَا تَرْم۪ي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ ﴿٣٢﴾ كَاَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌۜ ﴿٣٣﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ ﴿٣٤﴾ هٰذَا يَوْمُ لَا يَنْطِقُونَۙ ﴿٣٥﴾ وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ ﴿٣٦﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ ﴿٣٧﴾ هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِۚ جَمَعْنَاكُمْ وَالْاَوَّل۪ينَ ﴿٣٨﴾ فَاِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَك۪يدُونِ ﴿٣٩﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ۟ ﴿٤٠﴾ اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي ظِلَالٍ وَعُيُونٍۙ ﴿٤١﴾ وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ ﴿٤٢﴾ كُلُوا وَاشْرَبُوا هَن۪ٓيـًٔا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٤٣﴾ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿٤٤﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ ﴿٤٥﴾ كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَل۪يلًا اِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ ﴿٤٦﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ ﴿٤٧﴾ وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ ﴿٤٨﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ ﴿٤٩﴾ فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ ﴿٥٠﴾

Önceki Sonraki


logo