İnfitâr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 19 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen انْفَطَرَتْ (infetarat) fiilinin masdarından alır. اَلإنْفِطَارُ (infitâr), “göğün yarılıp parçalanması” mânasına gelir. Sûre,انْفَطَرَتْ (infetarat) ve اَلْمُنْفَطِرَةُ (Münfetira) isimleriyle de anılır. Hem Mushaf tertîbine hem de iniş sırasına göre 82. sûredir.
Sûrede kıyâmet ve âhiret ahvâli anlatılır. İyiler cennete girerken, Allah’ın nimetlerine nankörlük edenlerin, bir gün yaptıklarının hesabını verip cehenneme atılacakları bildirilir.
Hem mushaftaki sıralamada hem de iniş sırasına göre seksen ikinci sûredir. Nâziât sûresinden sonra, İnşikak sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
13. âyette geçen اَلْاَبْرَارُ (ebrâr), Allah’a ve âhirete iman eden, bir gün dünyada yapıp ettiklerinin kaydedildiği amel defterinin getirilip önüne konulacağına ve bunların hesabını vereceğine inanan, bu sebeple amel defterini iyiliklerle doldurmaya çalışan mümin kişidir. İşte bunlar, cennette, türlü türlü nimetler içinde olacaklardır. اَلْفُجَّارُ (füccâr) ise kıyamete, hesap ve cezaya inanmadığı için amel defterini kötülüklerle kirleten kimselerdir. Rabbine karşı terbiyesizlik edip, aşırı isyan ve muhalefete sapanlardır. Bunlar da elbette alevli ateşe atılacaklar, bir daha oradan çıkamayacaklardır. Burada mü’minlerin “ebrar”, kâfirlerin “füccâr” diye vasfedilerek, imanın insanı iyi işlere yönlendirip onu iyiler arasına katacağına; küfrün de insanı kötülüklere itip onu kötüler arasına katacağına vurgu yapılır.
İyilerle kötülerin âkıbetine ışık tutan şu kıssa ne kadar ibretlidir:
Süleyman b. Abdülmelik Mekke’ye giderken Medine’ye uğradığında ileri gelen zatlardan biri olan Ebu Hazm’i getirtmiş ve onunla karşılıklı bir sohbette bulunmuştu. Ebu Hazim ona çok acı öğütler verdi. Neticede aralarında sorulu cevaplı şöyle bir konuşma geçti. Süleyman:
“- Ey Ebu Hazim! Yarın Allah’a varmak nasıl olacak?” diye sordu. Ebu Hazim:
“- İhsan sahibine gelince o, yolculuğundan evine ve çoluk çocuğuna dönen bir yolcu gibi; isyankâr ise efendisine geri dönen kaçak köle gibi Allah’a varacak” diye cevap verdi. Bunun üzerine Süleyman ağladı da:
“Keşke Allah yanında bize ne var bilseydim” dedi. Ebu Hazim:
“- Amelini Allah’ın kitabına arzet” deyince Süleyman:
“- Allah’ın kitabının neresine arz edeyim?” dedi. Ebu Hazim de ona bu sûrenin 13-14. âyetlerini yani:
“Buna göre iyilik, itaat ve fazilet sahibi kimseler, hiç şüphesiz içinde nimetlerin kaynadığı cennettedir. Yoldan sapan inkârcı suçlular ise kızgın alevli cehennemdedir” (İnfitâr 82/13-14) âyetlerini okudu. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXXI, 78)
Netice olarak:Nûr sûresinin 33. âyetinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 33. Ayet Arapça: وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُ ...
Tahrîm sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 12 âyettir. “Tahrîm”, “haram kılmak” demektir. Birinci âyette Resûlullah (s.a.s.)’in, bazı helâl gıdaları, geç ...
Nûr sûresi 30-31. ayetlerde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 30-31. Ayetler Arapça: قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظ ...
"Şunu iyi bilin ki, Allah dostlarına hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir. Onlar hakkıyla iman etmişlerdir ve Allah’a karşı gelmekte ...
Nûr sûresinin 23. âyetinde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 23. Ayet Arapça: اِنَّ الَّذ۪ينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُ ...
Nûr sûresinin 19. âyetinde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 19. Ayet Arapça: اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحِبُّونَ اَنْ تَش۪يعَ الْفَاحِشَةُ فِي الّ ...