Hâkka sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 52 âyettir. İsmini, “kesin gerçek, meygana gelmesi kaçınılmaz olan kıyâmet” mânasındaki اَلْحَٓاقَّةُ (hâkka) kelimesinden alır. Sûre ayrıca 12. âyette geçen “belleyici, uyanık” anlamındaki اَلْوَاعِيَةُ (Vâ‘iye) ve 32. âyette geçen “zincir” anlamındaki اَلسِّلْسِلَةُ (Silsile) isimleriyle de anılır. Mushaf tertîbine göre 69, iniş sırasına göre ise 78. sûredir.
Helak edilmiş önceki kavimler örnek verilerek, Kur’an’a ve Peygamber’e inanmanın zarureti dikkatlere sunulur. Onlara imanın veya inkârın âhiretteki neticeleri calib-i dikkat manzaralar halinde gözler önünde canlandırılır. Kur’an’ın gerçekliğine dikkat çekilerek, müşriklerin iddialarına cevap verilir.
Mushaftaki sıralamada altmış dokuzuncu, iniş sırasına göre yetmiş sekizinci sûredir. Mülk sûresinden sonra, Meâric sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
O gün cehennemliklere amel defterleri sol taraflarından verilir. Defterini sol eliyle alan bedbaht, hasret ve pişmanlıklara yanar. “Keşke, keşke…” diyerek ah eder, inler. Defterinin kendisine hiç verilmemiş, hesabını hiç bilmemiş olmak ister. İlk ölümle her şeyin bitmiş olmasını temenni eder. “Keşke ilk ölüm işi bitirip, her şeyi kesip atsaydı da, beni bu felâketten kurtarsaydı” der. Hatta dünyadayken hiç istemediği, hep kaçtığı ölümü ister hale gelir. “Keşke şu an mümkün olsa da ölüp bu belâlardan, felâketlerden, azaplardan kurtulsam” diye arzu eder. Fakat artık bir daha ölmek yoktur. Onun için işe yarar bir hayat da yoktur. Sadece hasret, pişmanlık, feryâd ü figân vardır. Ömrünü uğrunda tükettiği malının kendine hiçbir fayda vermediğini; güvendiği, böbürlendiği, başkalarına zulüm aracı olarak kullandığı saltanatının, servet ve zenginliğinin yok olduğunu görür, “Eyvâh!” diye feryat eder. Tutunduğu delil ve tutamakların artık hiç bir işe yaramadığını anlar. Felâketler içinde yoksul ve çaresiz kaldığına yanar yakılır. İşte dünya saltanatına güvenip de hesabını yanlış yapan, başkalarına zulmettiği halde bir gün bunun cezasını çekmeyeceğini sanan, gaflet içinde azgınlık ve haksızlıklara devam eden mal ve saltanat sahiplerinin âkıbeti böyle olacaktır.
Böyleleri için bahsedilen pişmanlık azabının ötesinde daha ne büyük cezalar vardır:"Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrâiloğulları! Ben size Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim; daha önce inen Tevrat’ı doğrulamak ve benden sonra g ...
Enbiya suresinin 69. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 69. Ayet Arapça: قُلْنَا يَا نَارُ كُون۪ي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَۙ Enbi ...
"Allah’a ve Rasûlü’ne gerektiği gibi inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edersiniz. Eğer bilirseniz, sizin için hayırlı olan bu ...
Enbiya suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 46. Ayet Arapça: وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَا وَ ...
Enbiya suresinin 37. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 37. Ayet Arapça: خُلِقَ الْاِنْسَانُ مِنْ عَجَلٍۜ سَاُر۪يكُمْ اٰيَات۪ي فَلَا تَسْتَعْجِ ...
Saff sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 14 âyettir. İsmini, 4. ayetinde geçen صَفًّا (saffen) kelimesinden alır. Sûrenin “İsa” ve اَلْحَوَارِيُّونَ (Hav ...