Hâkka sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 52 âyettir. İsmini, “kesin gerçek, meygana gelmesi kaçınılmaz olan kıyâmet” mânasındaki اَلْحَٓاقَّةُ (hâkka) kelimesinden alır. Sûre ayrıca 12. âyette geçen “belleyici, uyanık” anlamındaki اَلْوَاعِيَةُ (Vâ‘iye) ve 32. âyette geçen “zincir” anlamındaki اَلسِّلْسِلَةُ (Silsile) isimleriyle de anılır. Mushaf tertîbine göre 69, iniş sırasına göre ise 78. sûredir.
Helak edilmiş önceki kavimler örnek verilerek, Kur’an’a ve Peygamber’e inanmanın zarureti dikkatlere sunulur. Onlara imanın veya inkârın âhiretteki neticeleri calib-i dikkat manzaralar halinde gözler önünde canlandırılır. Kur’an’ın gerçekliğine dikkat çekilerek, müşriklerin iddialarına cevap verilir.
Mushaftaki sıralamada altmış dokuzuncu, iniş sırasına göre yetmiş sekizinci sûredir. Mülk sûresinden sonra, Meâric sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
Dehşetli bir kıyâmet manzarası sunulur: Önce ilâhî kudretle sûra tarifi imkânsız bir üfürülüşle üfürülür. Öyle ki bunun tesiriyle yeryüzü ve dağlar aşağıdan yukarı yerlerinden oynatılıp kütle kütle ayrılarak kaldırılır. Ardından birbirlerine çok şiddetli bir şekilde çarpılır; paramparça, darmadağın edilir; un ufak, toz duman haline gelirler. Nitekim bu durum diğer âyet-i kerîmelerde şöyle haber verilir:
“Dağlar parçalanıp darmadağın edildiği, uçuşan toz zerreleri haline geldiği zaman…” (Vâkıa 56/5-6)
“Kıyâmet günü yer ve dağlar şiddetle sarsılır; koca dağlar kum yığınına döner.” (Müzzemmil 73/14)
Buna göre yer titreyecek, çalkalandıkça çalkalanacak; dağlar da toz duman olacak, potada eriyip akan kum yığını gibi eriyip akacaktır.
“Rasûlüm! Sana kıyâmet gününde dağların ne halde olacağını soruyorlar. De ki: «Rabbim onları ufalayıp savuracak. Böylece yerlerini dümdüz, bomboş bir halde bırakacak. Öyle ki, orada ne bir çukur göreceksin, ne de bir tümsek!»” (Tâhâ 20/105-107) âyetlerine göre o dağların yeri dümdüz, engin ova haline gelecek; yeryüzünde ne iniş, ne yokuş, ne tepe, ne eğrilik görünmez olacak; etrafını sadece bir sis bir duman kaplamış bulunacaktır.
Sadece yerin ve dağların değil, göklerin de kıyameti kopacaktır. Burada işaret edilen kısmıyla gök çatlayıp yarılacak, şu anki mevcut düzeni bozulup çökecek, gevşeyecek, pörsüyüp sarkacaktır. “O gün gökyüzü beyaz bulutlar hâlinde yarılacak ve her taraftan melekler birbiri ardınca yeryüzüne indirilecektir” (Furkân 25/25) âyetinin sırrı ortaya çıkacak, güneş ve ay tutulacak, yıldızlar görünmez olacaktır. Henüz “O gün biz gökyüzünü yazılı kağıt tomarlarını dürer gibi düreceğiz” (Enbiyâ 21/104) âyetinde bahsedildiği üzere bütün gökler dürülmemiş olsa da, gamlı, kederli, puslu bir yüz, hüzün veren bir bulut görüntüsü ile yarılıp etekleri sarsılacaktır. Melekler ise yarılan kısımlardan etrafa yani yarılmayan taraflara çekilecek veya yarılan kısımdan açılan kenarlar üzerinde saf saf dizileceklerdir. Yahut yeryüzünün kenarlarına saf tutacaklardır. O gün Cenâb-ı Hakk’ın arşını ise sekiz melek yüklenmiş olacaktır. Bu, müteşâbih bir ifadedir. Tam olarak anlamamız mümkün değildir. “Âmennâ: inandık” der, işin hakikatini Allah’a havale ederiz.
O gün bütün insanlar diriltilir, ayağa kalkar, hesaba çekilmek üzere Allah’ın huzuruna arz olunurlar. Onların hiçbir ameli, en ufak bir durumu bile Allah’a gizli kalmaz. “O gün bütün gizlilikler meydana serilir” (Târık 86/9) sırrı tecelli eder. Neticede Allah Teâlâ herkese yaptıklarına göre karşılık verir:Kur’an’da şöyle buyrulur: اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِه۪ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ ا ...
Zebâniler, insanları cehenneme sevkeden ve cehennemi yöneten meleklerdir. Kur’an-ı Kerim’de zebânilerden bahseden ayetler şunlardır: ZEBANİLER İLE İL ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي ك ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪ ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاَنْ اَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۚ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ “Ve yüzünü hak dine çevir, sakın müşrikler ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ Asla Allah’ın âyetlerini yalan ...