Yâsin Sûresi 67. Ayet Tefsiri


67 / 83


Yâsin Sûresi Hakkında

Yâsîn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ  (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına göre 41. sûredir. 

Yâsin Sûresi Konusu

Sûrede üç ana mevzu üzerinde durulur. Öncelikle Resûlullah (s.a.s.)’e hitap edilerek, kesinlikle peygamber olduğu ve ona indirilen Kur’ân-ı Kerîm’in de Allah’tan geldiği beyân edilir. Efendimiz (a.s.)’ı, İslâm’ı tebliğ ederken müşriklerden gördüğü eziyetlere sabredip katlanmaya teşvik ve teselli etmek için önceki peygamberler ve onlara inananların mücâdelelerinden dikkat çekici misaller arz edilir. Bunun en güzel misallerinden biri, dini uğruna canını fedâ edip şehâdet şerbetini içen Habîb-i Neccâr’ın kıssasıdır. Bu misallerde aynı zaman da inkârcılara da ciddi bir ikaz ve tehdit vardır. İkinci olarak sûrede Allah’ın varlığını, birliğini, nihâyetsiz ilim ve kudretini gösteren kevnî delillere ve Allah’ın insanlığa olan müstesnâ lutuflarına yer verilerek beşeriyet tevhide çağrılır. Üçüncü olarak da âhiret gerçeği işlenir. Ölüm ve kıyâmetten, mahşerden, cennet ve cehennemden son derece canlı; bir taraftan ümitlendiren, bir taraftan korkutan manzaralar sunulur. Neticede insanın dikkat nazarı, kendi yaratılışı üzerine çekilerek, hiç olmazsa buradan hareketle göklerin ve yerin melekûtuna, açık ve gizli hükümranlığına sahip olan Allah’ın birliğini, kudret ve azametini anlaması istenir.

Yâsin Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada otuz altıncı, iniş sırasına göre kırk birinci sûredir. Cin sûresinden sonra, Furkan sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Yerinde açıklanacak bir sebeple 12. âyetin Medine’de indiğini ileri sürenler de olmuştur.

Yâsin Sûresi Fazileti

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Her şeyin bir kalbi vardır; Kur’an’ın kalbi de Yâsîn’dir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 7)

Yine Efendimiz (s.a.s.) buyurur:

“Ölülerinizin yanında Yâsîn’i okuyun.” (İbn Mâce, Cenâiz 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 26)

Bu hadis-i şerifi iki türlü anlamak mümkündür. Birincisi, “Ölmek üzere olanlarınıza okuyun.” Çünkü Yâsîn sûresi hep imanî mevzulardan bahsettiği için, son nefeslerini vermekte olan bir kişi onu dinlediği zaman imanı takviye olacak ve biiznillâh imanla âhirete intikâline yardımcı olacaktır. Bir kısım âlimlerimiz ise, hadisin zahiri mânasını dikkate alarak, “Yâsîn’i ölüp defnettiğiniz mevtâlarınız üzerine okuyun” şeklinde anlamışlardır. Her iki mânada dinimiz açısından doğrudur. Çünkü, ölülerimizin hayrına yaptığımız duaların, istiğfarların, kestiğimiz kurban ve verdiğimiz sadakaların onlara faydalı olacağını haber veren çok sayıda âyet-i kerîme ve hadis-i şerif vardır. Nitekim şu âyet-i kerîme bu açıdan dikkat çekicidir:

“…Rabbimiz bizi ve bizden önce geçmiş olan mü’min kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin ve kötü duygu bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” (Haşr 59/10)

Pey­gam­ber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur:

 “İn­san öl­dü­ğü za­man bü­tün amel­le­ri ke­si­lir. An­cak şu üç şey bun­dan müs­tes­nâ­dır: Sa­da­ka-i câ­ri­ye, istifade edi­len ilim ve ken­di­si­ne dua eden ha­yır­lı ev­lât.” (Müs­lim, Va­sıyet 14)

Sa‘d b. Ubâ­de (r.a.), ya­nın­da bu­lun­ma­dığı bir esnâda an­ne­sinin ve­fât et­tiğini, onun adı­na sa­da­ka ver­diği takdirde ken­di­si­ne bir fay­da­sı olup olmayacağını sormuştu. Allah Resûlü (s.a.s.) “Evet” bu­yu­run­ca, Sa‘d sahip olduğu mey­ve bah­çesini an­nesi adı­na ta­sad­duk etmişti. (Bu­hâ­rî, Ve­sâ­yâ 15)

Çünkü dinimiz kabir âlemini ve âhiret hayatını dünyanın tabii bir devamı saymakta, ölüsüyle dirisiyle Müslümanları tek ruh olarak görmekte, mü’minlerin gönüllerinde âhirete imanı kökleştirecek hususlara çok önem vermekte, bu sebeple dirilerin ölülerle, daha açık bir ifadeyle hayattakilerin kabir âlemiyle irtibatlarını hep canlı tutmaktadır. Efendimiz (s.a.s.) kabirdekilerini selamlarken buyurduğu وَ اِنَّا اِنْ شَاءَ اللّٰهُ بِكُمْ لَاحِقُونَ (ve innâ inşâellâhu bikum lâhikûn) “İnşallah biz de yakın zamanda size kavuşacağız” (Müslim, C3nâiz 104) sözü bu açıdan çok mânidardır.

Yâsîn sûresi İslâm toplumlarında öylesine mühim bir yere sahiptir ki hatta “Yâsîn sütü” diye bir tabir ortaya çıkmıştır. Nitekim anlatıldığına göre imanlı bir kadın, çocuğunu emzirirken daima Yâsîn sûresini baştan sona kadar okurdu. Kadın sûreyi bitirinceye kadar da çocuk emmeyi bitirir ve bu âdetini muntazaman devam ettirirdi. Çocuk büyüdü; hayırlı, âlim, fâzıl bir zat oldu. Kadın oğluna ara - sıra şöyle derdi:

“- Oğlum! Sakın bu fazileti hep kendinden bilme, zira ben seni Yâsîn sütü ile büyüttüm!..”

Şimdi Yüce Rabbimiz, Kur’an’ın kalbi olan Yâsîn sûresinin muhteşem talimatlarıyla kalbimizi harekete geçirmek, Yâsîn sütünden içerek manen tekamül etmemizi sağlamak üzere buyuruyor ki:

TEFSİR:

Yüce Rabbimiz sözü âhiret sahnesinden tekrar dünya sahnesine getirerek, dünya hayatının bir imtihan yeri olarak tanzim edildiğine dikkat çeker. O, insanları imtihan etmek için gereken bütün malzemeleri yaratmış ve bütün şartları hazırlamıştır. İnsana göz, kulak, kalp, akıl, irade ve idrak vermiş, ona bir takım imkânlar sağlamış, onu canlı veya cansız diğer varlıklardan farklı yaratarak ona daha geniş bir hareket alanı çizmiştir. Eğer Allah, inkârları sebebiyle onların gözlerini büsbütün kör etseydi, hepsi mecburen imana koşarlardı. Yine onları inkâr ettikleri için insan şeklinden çıkarıp cansız bir taşa veya şaşkınlığından ne yapacağını bilmeyen bir hayvana çevirse ve onları oldukları yerde dondursaydı, ne ileri gitmeye güçleri yeter, ne de geri dönebilirlerdi. Allah Teâlâ bunları yapmaya elbette kadirdir. Fakat böyle yapsaydı imtihanın anlamı kalmazdı. Hâsılı Rabbimiz, insanı dar bir imtihan salonuna mahkum etmeyerek, yeriyle göğüyle ve bunlar içindeki varlıklar ile tüm kâinatı imtihan sahası olarak belirlemiştir. Bu bakımdan Allah’a kul olmak çok faziletli bir durum olmakla birlikte, kulluk imtihanı gerçekten ağırdır. Şu âyet-i kerîmeler bu açıdan dikkat çekicidir:

“Şüphesiz biz, insanların amel bakımından hangisinin daha güzel olduğunu deneyip ortaya çıkaralım diye yeryüzünde bulunan her şeyi ona mahsus bir zînet ve imtihan için bir malzeme yaptık. Doğrusu biz, yeryüzünde bulunan her şeyi vakti gelince kupkuru bir toprak hâline getirmekteyiz.” (Kehf 18/7-8)

 “O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti dâima üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O’dur.” (Mülk 67/2)

Allah Teâlâ’nın, önceki âyetlerde bahsedildiği üzere ister gözlerini tamamen kör etmek, ister başka bir varlığa çevirip hareket imkânını elinden almak gibi insan varlığına yönelik istediği her şeyi yapmaya güç yetirebileceğinin en güzel misali, yine insanın kendi hayatıdır:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-92-ayeti-ne-anlatiyor-195159-m.jpg
Enâm Suresinin 92. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنْذِرَ اُمَّ الْقُرٰى وَمَنْ حَوْلَهَاۜ وَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...