Meal | Sure | Ayet | Karşılaştır |
---|---|---|---|
Ömer Çelik | Tevbe / 19 | Yoksa siz hacılara su dağıtma ve Mescid-i Harâm’ın bakım ve onarımını üstlenme gibi hizmetleri, AllAh’a ve âhiret gününe inanan ve AllAh yolunda cihâd eden kimselerin yaptığı işlerle bir mi tutuyorsunuz? Bu iki grup AllAh yanında elbette eşit değildir. AllAh böyle zâlimlere doğru yolu göstermez. |
|
Ömer Çelik | Tevbe / 29 | Ehl-i kitaptan oldukları halde AllAh’a ve âhiret gününe inanmayan, AllAh ve Rasûlü’nün haram kıldıklarını haram tanımayan ve hak dîni din olarak kabul etmeyen kimselerle, himaye vergisini tam bir aşağılık ve baş eğmişlik duygusu içinde kendi elleriyle verinceye kadar savaşın! |
|
Ömer Çelik | Tevbe / 38 | Ey iman edenler! Size ne oldu ki, “AllAh yolunda topluca savaşa çıkın!” dendiğinde olduğunuz yere çakılıp kaldınız. Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına mı râzı oldunuz? İyi bilin ki, âhiretin yanında dünya hayatının zevki hiç denecek kadar azdır. |
|
Ömer Çelik | Tevbe / 44 | AllAh’a ve âhiret gününe iman edenler, mallarıyla canlarıyla cihat etmekten geri kalmak maksadıyla senden asla izin istemezler. AllAh o takvâ sAhiplerini çok iyi bilir. |
|
Ömer Çelik | Tevbe / 45 | Cihâda katılmamak hususunda senden ancak AllAh’a ve âhiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşmüş olup da o şüpheleri içinde bocalayıp duranlar izin isterler. |
|
Ömer Çelik | Tevbe / 69 | Ey münafıklar! Sizin hâliniz tıpkı sizden önce gelip helâk edilmiş kavimlerin hâline benzer. Üstelik onlar sizden dAha güçlü, mal ve evlatları sizinkinden dAha fazlaydı. Onlar nasipleri kadar dünya nimetlerinden faydalanıp zevk almaya çalıştılar. Sizden öncekiler nasıl nasipleri kadar bu nimetlerden faydalanmaya çalıştılarsa, siz de aynı şekilde nasibiniz kadar bunlardan faydalandınız. Hep birlikte oyun ve eğlence bataklığına dalanlar gibi siz de daldınız. O münafık ve kâfirlerin yaptıkları dünyada da âhirette de boşa gitmiştir. En büyük zarara uğrayanlar işte onlardır. |
|
Ömer Çelik | Tevbe / 74 | O münafıklar din ve Peygamber aleyhine olumsuz bir şey söylemediklerine dair AllAh adına yemin ediyorlar. Halbuki onlar dinden çıkmalarına sebep olan o sözü söylediler, İslâm’a girdikten sonra tekrar inkâra saplandılar ve ellerinin erişemeyeceği bir takım kötülüklere, cinâyetlere yeltendiler. Onların bu düşmanlıklarının tek sebebi, sonsuz lutuf ve bereketi sayesinde AllAh’ın ve RâsûlullAh’ın onları maddî ve mânevî nimetlerle zenginleştirmiş olmasından başka bir şey değildir. Her şeye rağmen eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Yok, eğer yüz çevirirlerse AllAh onları dünyada da, âhirette de can yakıcı bir azap ile cezalandıracaktır. Yeryüzünde de onlar için ne bir dost ne de bir yardımcı olacaktır. |
|
Ömer Çelik | Tevbe / 99 | Ama bir kısım bedevîler de var ki, AllAh’a ve âhiret gününe inanır, hayır yolunda harcadığını AllAh’a yakınlaşmaya ve Peygamber’in duasını kazanmaya vesile sayar. Gerçekten de, hayır yolunda yaptıkları harcamalar onlar için AllAh’a birer yakınlaşma vesilesidir. AllAh onları husûsî rAhmetine erdirecektir. Hiç şüphesiz AllAh çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sAhibidir. |
|
Ömer Çelik | Tevbe / 101 | Çevrenizdeki bedevîler arasında münafıklar var. Medine Ahâlisi içinde de nifakta uzmanlaşmış öyle münafıklar var ki, biz bildirmediğimiz takdirde sen onları bilemezsin. Onların tamamını ve ne derece münafık olduklarını ancak biz biliriz. Onları çifte cezaya çarptıracağız. Sonra da çok dAha büyük bir azaba itileceklerdir. |
|
Ömer Çelik | Tevbe / 114 | İbrâhim’in babası için AllAh’tan af dilemesi ise, sırf dAha önce ona verdiği bir sözden dolayı idi. Fakat onun bir AllAh düşmanı olduğu açıkça belli olunca hemen ondan uzaklaştı. Gerçekten İbrâhim, AllAh’a içten yalvaran, âh edip inleyen, yumuşak huylu bir peygamberdi. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 7 | MAhşer günü huzurumuza çıkacaklarını hiç hesaba katmayan, dünya hayatını âhirete tercih ederek nihâî mutluluk, tatmin ve huzuru onda arayan ve hem kevnî hem de kavlî âyetlerimize büsbütün ilgisiz kalanlara gelince: |
|
Ömer Çelik | Yunus / 19 | İnsanlar başlangıçta tevhid dînine inanan tek bir ümmetti. Sonradan ayrılık ve anlaşmazlığa düştüler. Eğer haklarındaki nihâî hükmün âhirete bırakılacağına dair dAha önce Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, hiç şüphesiz anlaşmazlığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm verilir, işleri çoktan bitirilirdi. |
|
Ömer Çelik | Yunus / 64 | Onlar için dünya hayatında da, âhirette de müjdeler vardır. AllAh’ın verdiği sözlerde ve hükümlerinde asla değişme olmaz. İşte en büyük başarı ve kurtuluş budur. |
|
Ömer Çelik | Hûd / 16 | Fakat onlar öyle kimselerdir ki, kendileri için âhirette ateşten başka bir şey yoktur. Dünyada yaptıkları şeyler orada tamâmen boşa gidecektir. Çünkü, iyilik nâmına yaptıkları işler, inanç ve iyi niyetten yoksun olduğu için, hiçbir değer taşımamaktadır. |
|
Ömer Çelik | Hûd / 19 | Onlar, insanları AllAh yolundan alıkoymakta ve o yolun eğri tanınmasını ve istedikleri şekilde eğilip bükülebilmesini arzu etmektedirler. Onlar, âhireti inkâr edenlerin de ta kendileridir. |
|
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...