Yine Onun âyetlerindendir ki, sen yeryüzünü kurumuş, boynu bükük görürsün; fakat üzerine suyu indirdiğimizde kıpırdanır ve kabarır. Ona can veren, ölüleri diriltenin tâ kendisidir. Çünkü Onun gücü herşeye yeter.﴾39﴿Âyetlerimiz hakkında doğruluktan ayrılanlar Bizden gizli kalmaz. Kıyamet gününde ateşe atılan kimse mi hayırlıdır, yoksa güven içinde huzurumuza gelen mi? Dilediğinizi yapın; hiç şüphe yok ki O sizin bütün yaptıklarınızı görüyor.﴾40﴿Kendilerine öğüt geldiğinde onu yalanladılar. Halbuki o aziz bir kitaptır.﴾41﴿Ne önünden, ne arkasından ona hiçbir bâtıl yaklaşamaz. O, sonsuz hikmet sahibi ve her türlü övgüye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir.﴾42﴿Sana söylenen şey de senden önceki peygamberlere söylenenden başka birşey değildir. Rabbinin ise bağışlaması bol, cezası acıdır.﴾43﴿Biz Kur'ân'ı yabancı bir dilde indirseydik, “Âyetleri açıklansaydı ya! Araplara yabancı dilde kitap olur mu?” diyeceklerdi. De ki: İman edenler için o hidayet ve şifadır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında ağırlık vardır; Kur'ân kendilerine görünmez. Sanki onlara çok uzak bir yerden sesleniliyor!﴾44﴿Biz Musa'ya da kitap verdik; sonra onda anlaşmazlık çıktı. Eğer daha önce Rabbin tarafından verilmiş bir söz olmasaydı, işleri çoktan bitirilirdi. Hâlâ da onlar kitap hakkında derin bir şüphe içindeler.﴾45﴿Kim güzel bir iş yaparsa kendisi için yapar. Kötülük işleyen de kendi aleyhine işler. Yoksa Rabbin kullarına haksızlık edecek değildir.﴾46﴿