O gün (kıyâmet günü) mü'min erkeklerle mü'min kadınları görürsün ki, nûrları önlerinde ve sağlarında koşuyor. (Onlara denilir ki:) “Bugün sizin müjdeniz, altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalıcı kimseler olduğunuz Cennetlerdir!” İşte en büyük kurtuluş budur! ﴾12﴿
O gün münâfık erkeklerle münâfık kadınlar, îmân edenlere diyecek ki: “Bizi (de)bekleyin (ve bize biraz bakın) da nûrunuzdan faydalanalım!” (Onlara:) “(Yapabiliyorsanız)arkanıza (dünyaya) dönün de bir nûr arayın!” denilir. Derken aralarına, kapısı bulunan bir sur çekilir. Onun iç tarafı ki onda rahmet vardır, dış tarafına gelince o cihetten azab vardır. ﴾13﴿
(Münâfıklar) onlara (o Cennet ehline): “Sizinle (dünyada) berâber değil miydik?” diye bağırırlar. (Mü'minler de:) “Evet (berâberdiniz)! Fakat siz, kendinizi (nifakla) fitneye düşürdünüz ve (mü'minlere musîbet gelmesini) beklediniz, hem (hak olan dîninizde) şübhe ettiniz ve boş temennîler sizi aldattı; nihâyet Allah'ın emri (ölüm) geldi; o çok aldatıcı (şeytan)da, sizi Allah hakkında aldattı!” derler. ﴾14﴿
(Ey münâfıklar!) Artık bugün ne sizden (kurtuluşunuza bedel olacak) bir fidye alınır, ne de inkâr edenlerden! Varacağınız yer, ateştir! Size lâyık olan (da) odur! O ise, ne kötü varılacak yerdir! ﴾15﴿
Îmân edenlerin, Allah'ın zikrine ve Hakk'tan inene (Kur'ân'a) karşı kalblerinin(korku ve) yumuşama zamânı hâlâ gelmedi mi? (Onlar da) daha önce kendilerine kitab verilenler gibi olmasınlar ki, onların üzerlerine uzun zaman geçti de kalbleri katılaştı. Hem onlardan çoğu, günahkâr kimselerdir. ﴾16﴿
Bilin ki şübhesiz Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltiyor. Muhakkak ki size âyetleri açıkladık; tâ ki akıl erdiresiniz. ﴾17﴿
Şübhesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah'a karz-ı hasen(güzel bir borç) ile borç verenler var ya, onlara (verdiklerinin karşılığı) artırılacaktır; hem onlar için pek değerli bir mükâfât vardır. ﴾18﴿