O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa hükmedendir. Yerin içine gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve orada yükseleni bilir. Ve nerede olsanız, O sizinle berâberdir. Çünki Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir. ﴾4﴿
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Ve (bütün) işler ancak Allah'a döndürülür. ﴾5﴿
(O,) geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar. Ve O, sînelerin içinde olanı hakkıyla bilendir. ﴾6﴿
Allah'a ve Resûlüne îmân edin ve sizi üzerine vekiller (tasarruf sâhibleri) kıldığı şeylerden (Allah yolunda) sarf edin; işte sizden îmân edip, (Allah yolunda) sarf eden kimseler var ya, onlar için (pek) büyük bir mükâfât vardır. ﴾7﴿
Peygamber sizi Rabbinize îmân etmeniz için da'vet ettiği hâlde, size ne oluyor ki Allah'a îmân etmiyorsunuz? Hâlbuki (Allah, ruhlar âleminde sizden) sağlam sözünüzü almıştı; eğer (gerçek) mü'minler oldu iseniz (ahdinize uyun ve samîmâne îmân edin)! ﴾8﴿
O, sizi karanlıklardan nûra çıkarması için, kuluna apaçık âyetler indirendir. Şübhesiz ki Allah, size karşı elbette Raûf (çok şefkat eden)dir, Rahîm (çok merhametli olan)dır. ﴾9﴿
Hem size ne oldu ki Allah yolunda sarf etmeyeceksiniz? Göklerin ve yerin mîrâsı zâten Allah'ındır (hepsi sonunda O'na kalacaktır). Fetihten evvel, içinizden (Allah yolunda)sarf eden ve savaşanlar, (diğerleriyle) bir olmaz! İşte onlar, derece i'tibâriyle sonradan sarf eden ve savaşanlardan daha büyüktürler. Bununla berâber, Allah hepsine de en güzeli(Cenneti) va'd etmiştir! Çünki Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdâr olandır. ﴾10﴿
Kimdir şu kimse ki, Allah'a karz-ı hasen (güzel bir borç) ile borç versin de (Allah da) onu kendisine artırsın! Ayrıca onun için (pek) değerli bir mükâfât vardır. ﴾11﴿