Vâkıa Sûresi
< 533 >
27. Cüz
Her ikisinde de türlü türlü meyveler, hurmalar, narlar bulu­nur. ﴾68﴿ Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kud­retini yalanlayabilirsiniz? ﴾69﴿ Bunların içinde iyi huylu, güzel yüzlü hanımlar vardır. ﴾70﴿ Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kud­retini yalanlayabilirsiniz? ﴾71﴿ Onlar çadırlarda sadece eşleri için ayrılmış gözlerinin siyahı simsiyah, beyazı bembeyaz fevkalade güzel hûrilerdir! ﴾72﴿ Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kud­retini yalanlayabilirsiniz? ﴾73﴿ Daha önce kendilerine ne bir insan eli değmiştir, ne de cin. ﴾74﴿ Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kud­retini yalanlayabilirsiniz? ﴾75﴿ O cennetlerdekiler, yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işle­meli döşeklere yaslanırlar. ﴾76﴿ Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kud­retini yalanlayabilirsiniz? ﴾77﴿ Sonsuz büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin ismi ne yücedir! ﴾78﴿
Vâkıa Sûresi
O kaçınılmaz ve önlenemez kıyâmet koptuğu zaman; ﴾1﴿ Artık onun kopmasını yalanlayabilecek hiçbir kimse kalmayacaktır. ﴾2﴿ O, kimini alçaltır, kimini yüceltir. ﴾3﴿ Yer şiddetli bir sarsılışla sarsıldığı, ﴾4﴿ Dağlar parçalanıp darmadağın edildiği, ﴾5﴿ Uçuşan toz zerreleri hâline geldiği zaman… ﴾6﴿ Sizler de üç zümreye ayrılırsınız: ﴾7﴿ O “ashâb-ı meymene” ki, ne uğurlu ne mutlu insanlardır o “as­hâb-ı meymene!” ﴾8﴿ O “ashâb-ı meş’eme” ki, ne uğursuz ne bedbaht kimselerdir o “as­hâb-ı meş’eme!” ﴾9﴿ Üçüncü zümre “sâbikûn”; dünyada hayırlı işlerde öne geçen­lerdir ki, onlar âhirette mükâfatda da öne geçeceklerdir. ﴾10﴿ İşte bunlar “mukarrabûn”; Allah’a en yakın kullardır. ﴾11﴿ Nimetlerle dopdolu cennetlerde olacaklardır. ﴾12﴿ Onların çoğu öncekilerden, ﴾13﴿ Birazı da sonrakilerden! ﴾14﴿ Mücevherlerle işlenip süslenmiş ve yan yana dizilmiş tahtlar üzerine kurulurlar. ﴾15﴿ Orada birbirlerine muhabbetle bakarak karşılıklı otururlar. ﴾16﴿
سُورَةُ الْوَاقِعَةِ
< ٥٣٣ >
الجزء٢٧
ف۪يهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌۚ ﴿٦٨﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٦٩﴾ ف۪يهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌۚ ﴿٧٠﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧١﴾ حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِۚ ﴿٧٢﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧٣﴾ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ ﴿٧٤﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧٥﴾ مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍۚ ﴿٧٦﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٧﴾ تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ ﴿٧٨﴾
سُورَةُ الْوَاقِعَةِ
اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُۙ ﴿١﴾ لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌۢ ﴿٢﴾ خَافِضَةٌ رَافِعَةٌۙ ﴿٣﴾ اِذَا رُجَّتِ الْاَرْضُ رَجًّاۙ ﴿٤﴾ وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّاۙ ﴿٥﴾ فَكَانَتْ هَبَٓاءً مُنْبَثًّاۙ ﴿٦﴾ وَكُنْتُمْ اَزْوَاجًا ثَلٰثَةًۜ ﴿٧﴾ فَاَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ ﴿٨﴾ وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ ﴿٩﴾ وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ ﴿١٠﴾ اُو۬لٰٓئِكَ الْمُقَرَّبُونَۚ ﴿١١﴾ ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ ﴿١٢﴾ ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿١٣﴾ وَقَل۪يلٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ ﴿١٤﴾ عَلٰى سُرُرٍ مَوْضُونَةٍۙ ﴿١٥﴾ مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِل۪ينَ ﴿١٦﴾

Önceki Sonraki


logo