Yusuf Sûresi
< 242 >
13. Cüz
Yakub “Bundan önce onun kardeşini size emanet ettiğim gibi onu da emanet edeyim, öyle mi?” dedi. “En iyi koruyucu Allah'tır; ve O merhametlilerin en merhametlisidir.” ﴾64﴿ Eşyalarını açtıklarında, erzak bedellerinin kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. “Daha ne istiyoruz, baba?” dediler. “İşte, erzak bedellerimiz bize geri verilmiş. Bununla biz ailemize tekrar erzak getiririz; kardeşimizi de koruruz; fazladan da bir deve yükü erzak daha alırız. Bu aldığımız ise az bir erzaktır.” ﴾65﴿ Yakub dedi ki: “Hepinizi birden bir felâket kuşatmadıkça onu bana getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermezseniz onu sizinle göndermem.” Onlar bunu taahhüt edince, Yakub “Bu söylediklerimiz üzerinde Allah görüp gözeticidir” dedi. ﴾66﴿ Sonra da şöyle dedi: “Evlâtlarım, şehre bir kapıdan girmeyin, farklı kapılardan girin. Gerçi Allah'tan size gelecek birşeyi ben önleyemem. Hüküm Allah'ındır; ben Ona tevekkül ettim. Tevekkül edecek olanlar da Ona dayansınlar.” ﴾67﴿ Onlar babalarının söylediği şekilde şehre girdiler. Bununla Allah'tan onlara gelecek birşeyi önlemiş olmadılar; ancak Yakub'un gönlündeki bir arzuyu yerine getirdiler. Yakub ise, ona tarafımızdan öğrettiğimiz şeyler sayesinde ilim sahibi bir zat idi; ama insanların çoğu bunu bilmez. ﴾68﴿ Yusuf'un huzuruna girdiklerinde, Yusuf kardeşini yanına aldı ve “Ben senin kardeşinim; artık onların yaptıklarına tasalanma” dedi. ﴾69﴿
سُورَةُ يُوسُفَ
< ٢٤٢ >
الجزء١٣
قَالَ هَلْ اٰمَنُكُمْ عَلَيْهِ اِلَّا كَمَٓا اَمِنْتُكُمْ عَلٰٓى اَخ۪يهِ مِنْ قَبْلُۜ فَاللّٰهُ خَيْرٌ حَافِظًاۖ وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَ ﴿٦٤﴾ وَلَمَّا فَتَحُوا مَتَاعَهُمْ وَجَدُوا بِضَاعَتَهُمْ رُدَّتْ اِلَيْهِمْۜ قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا نَبْغ۪يۜ هٰذِه۪ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ اِلَيْنَاۚ وَنَم۪يرُ اَهْلَنَا وَنَحْفَظُ اَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَع۪يرٍۜ ذٰلِكَ كَيْلٌ يَس۪يرٌ ﴿٦٥﴾ قَالَ لَنْ اُرْسِلَهُ مَعَكُمْ حَتّٰى تُؤْتُونِ مَوْثِقًا مِنَ اللّٰهِ لَتَأْتُنَّن۪ي بِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ يُحَاطَ بِكُمْۚ فَلَمَّٓا اٰتَوْهُ مَوْثِقَهُمْ قَالَ اللّٰهُ عَلٰى مَا نَقُولُ وَك۪يلٌ ﴿٦٦﴾ وَقَالَ يَا بَنِيَّ لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ وَادْخُلُوا مِنْ اَبْوَابٍ مُتَفَرِّقَةٍۜ وَمَٓا اُغْن۪ي عَنْكُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُۚ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ ﴿٦٧﴾ وَلَمَّا دَخَلُوا مِنْ حَيْثُ اَمَرَهُمْ اَبُوهُمْۜ مَا كَانَ يُغْن۪ي عَنْهُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا حَاجَةً ف۪ي نَفْسِ يَعْقُوبَ قَضٰيهَاۜ وَاِنَّهُ لَذُو عِلْمٍ لِمَا عَلَّمْنَاهُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ۟ ﴿٦٨﴾ وَلَمَّا دَخَلُوا عَلٰى يُوسُفَ اٰوٰٓى اِلَيْهِ اَخَاهُ قَالَ اِنّ۪ٓي اَنَا۬ اَخُوكَ فَلَا تَبْتَئِسْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٦٩﴾

Önceki Sonraki


logo