(O,) sizi tek bir nefisten (Âdem'den) yarattı, sonra eşini (Havvâ'yı) ondan kıldı; ve sizin için sağmal hayvanlardan (erkek ve dişi) sekiz eş (ni'met olarak) indirdi. Sizi analarınızın karınlarında, üç karanlık içinde, yaratılıştan yaratılışa (geçirerek) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah bu (ni'metleri veren)dir; mülk (umûmen) O'nundur. O'ndan başka ilâh yoktur. Öyle ise (haktan) nasıl çevriliyorsunuz? ﴾6﴿
Eğer inkâr ederseniz, hiç şübhesiz ki Allah size muhtaç değildir; bununla berâber kulları için küfre râzı olmaz. Yok eğer şükrederseniz, sizin için buna râzı olur. Bir günahkâr başkasının günâhını yüklenmez.Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir; o zaman, yapmakta olduklarınızı size haber verecektir. Çünki O, sînelerin içinde olanı hakkıyla bilendir. ﴾7﴿
İnsana bir zarar dokunduğu zaman, O'na (samîmâne) yönelen bir kimse olarak Rabbisine duâ eder; sonra (Allah) kendi tarafından ona bir ni'met verdiğinde, daha önce O'na duâ etmekte olduğunu unutur da, (insanları) O'nun yolundan saptırmak için Allah'a ortaklar koşar. De ki: “Küfrünle biraz eğlenedur! Çünki sen Cehennem ehlindensin!” ﴾8﴿
Yoksa gece saatlerinde secde eden ve ayakta duran (samîmi bir mü'min) olarak ibâdet eden, âhiret (azâbın)dan sakınan ve Rabbisinin rahmetini uman o kimse (kâfir olan kimse gibi) midir? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak (selîm) akıl sâhibleri ibret alır.” ﴾9﴿
(Tarafımdan kullarıma) de ki: “(Rabbiniz buyuruyor ki:) Ey îmân eden kullarım! Rabbinizden sakının! Bu dünyada iyilik edenlere, (âhirette de) iyilik (Cennet) vardır. Çünki Allah'ın arzı geniştir. (O gün) ancak, sabredenlere mükâfâtları hesabsız olarak verilecektir.” ﴾10﴿