(Azgınların reisleri) yine derler ki: “Bize ne oldu ki, (dünyada iken) kendilerini kötülerden saymakta olduğumuz adamları (fakir Müslümanları burada aramızda)göremiyoruz?” ﴾62﴿
“Onları alaya alıyorduk; yoksa (buradalar da) gözler(imiz) mi onlardan kaydı?” ﴾63﴿
Şübhesiz ki bu, ateş ehlinin (böyle) birbirleriyle çekişmesi elbette haktır. ﴾64﴿
De ki: “Ben ancak (Allah'ın azâbını size haber veren) bir korkutucuyum! Vâhid(bir olan), Kahhâr (herşeyden en üstün) olan Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur.” ﴾65﴿
(O,) göklerin ve yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, Azîz (kudreti dâimâ üstün olan)dır, Gaffâr (çok bağışlayan)dır. ﴾66﴿
De ki: “Bu (Kur'ân), büyük bir haberdir!” ﴾67﴿
“Siz ondan yüz çeviren kimselersiniz.” ﴾68﴿
“(Onlar Âdem hakkında) tartışırlarken benim o mele-i a'lâ (melekler topluluğu)hakkında hiçbir bilgim yoktu.” ﴾69﴿
“Doğrusu ben ancak apaçık bir korkutucu (peygamber) olduğum için bana vahyediliyor.” ﴾70﴿
Bir zaman Rabbin meleklere buyurdu ki: “Şübhesiz ben, çamurdan bir insan yaratıcıyım.” ﴾71﴿
“Bu yüzden onu (insan sûretinde yaratıp) düzelttiğimde ve ona (yarattığım)rûhumdan üflediğimde, hemen ona secde ediciler olarak yere kapanın!” ﴾72﴿
Bunun üzerine meleklerin hepsi topluca secde ettiler. ﴾73﴿
Ancak (cinlerden olan) İblis hâriç. (O,) büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. ﴾74﴿
(Allah:) “Ey İblis! İki elimle (kudretimle) yarattığıma secde etmekten seni men' eden nedir? Büyüklük mü tasladın, yoksa yücelerden mi oldun?” buyurdu. ﴾75﴿
(İblis:) “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni bir ateşten yarattın; onu ise bir çamurdan yarattın” dedi. ﴾76﴿
(Allah) buyurdu ki: “Haydi oradan (o Cennetten) çık; artık elbette sen kovulmuş birisin!” ﴾77﴿
“Muhakkak ki cezâ gününe kadar lâ'netim senin üzerinedir!” ﴾78﴿
(İblis:) “Rabbim! Öyle ise bana (insanların) diriltilecekleri güne kadar mühlet ver!” dedi. ﴾79﴿
80,81. (Allah:) “Haydi, doğrusu sen ma'lûm vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin!” buyurdu. ﴾80﴿
80,81. (Allah:) “Haydi, doğrusu sen ma'lûm vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin!” buyurdu. ﴾81﴿
(İblis) dedi ki: “O hâlde senin izzetine yemîn ederim ki, mutlaka onların hepsini azdıracağım!” ﴾82﴿
“Ancak onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların müstesnâ.” ﴾83﴿