Sâffât Sûresi
< 451 >
23. Cüz
Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz? ﴾154﴿ Hiç ibret almıyor musunuz? ﴾155﴿ Yoksa sizin apaçık bir delîliniz mi var? ﴾156﴿ Öyle ise (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, kitâbınızı getirin! ﴾157﴿ Bir de (Allah'ın) kendisi ile cinler arasında bir neseb (bağı) uydurdular. And olsun cinler de bilirler ki, gerçekten onlar (bu sözü uyduranlar) elbette (o gün Cehennemde) hazır bulundurulacak olan kimselerdir. ﴾158﴿ Allah, (onların) vasıflandırmakta oldukları şeylerden pek münezzehtir! ﴾159﴿ Ancak Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesnâdır (onlar Cehennemden kurtulurlar ve Allah'a böyle iftirâ etmezler). ﴾160﴿ 161,162. Artık gerçekten siz ve tapmakta olduklarınız, siz (hiç kimseyi) O'na (Allah'a)karşı fitneye düşürecek kimseler değilsiniz! ﴾161﴿ 161,162. Artık gerçekten siz ve tapmakta olduklarınız, siz (hiç kimseyi) O'na (Allah'a)karşı fitneye düşürecek kimseler değilsiniz! ﴾162﴿ Ancak (kendi ameli ile hak ederek) Cehenneme girecek olan o kimse hâriç. ﴾163﴿ (Melekler şöyle derler:) “Bizden bir kimse yoktur ki mutlaka onun için, bilinen bir makam olmasın!” ﴾164﴿ “Ve şübhesiz ki, (emrolunacağımız herşey için) saf saf duranlar elbette ancak biziz.” ﴾165﴿ “Hem muhakkak ki, tesbîh edenler gerçekten ancak biziz.” ﴾166﴿ 167,168,169. Ve (o müşrikler) doğrusu diyorlardı ki: “Eğer şübhesiz bizim yanımızda(da) öncekiler(e verilenler)den bir kitab olsaydı, (biz de) elbette Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları olurduk.” ﴾167﴿ 167,168,169. Ve (o müşrikler) doğrusu diyorlardı ki: “Eğer şübhesiz bizim yanımızda(da) öncekiler(e verilenler)den bir kitab olsaydı, (biz de) elbette Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları olurduk.” ﴾168﴿ 167,168,169. Ve (o müşrikler) doğrusu diyorlardı ki: “Eğer şübhesiz bizim yanımızda(da) öncekiler(e verilenler)den bir kitab olsaydı, (biz de) elbette Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları olurduk.” ﴾169﴿ Buna rağmen (Kur'ân gelince) onu inkâr ettiler. Ama (inkârlarının âkıbetini)ileride bilecekler. ﴾170﴿ Celâlim hakkı için, peygamber kullarımız hakkında sözümüz geçmiştir (vardır). ﴾171﴿ Şübhe yok ki onlar, gerçekten kendilerine yardım olunacak kimselerdir. ﴾172﴿ Ve şübhesiz bizim ordumuz (ki elbette) onlar galib gelenlerdir. ﴾173﴿ (Ey Habîbim!) Onun için bir zamâna kadar onlardan yüz çevir! ﴾174﴿ Ve onları(n başlarına gelecek olanı) gör; nihâyet ileride (onlar da) görecekler! ﴾175﴿ Şimdi azâbımızı acele mi istiyorlar? ﴾176﴿ Ama (o azab) onların sâhasına indiği zaman, artık o korkutulanların sabâhı ne kötüdür! ﴾177﴿ Yine (sen) bir zamâna kadar onlardan yüz çevir! ﴾178﴿ Ve (başlarına gelecekleri) gör; nihâyet ileride (onlar da) görecekler! ﴾179﴿ İzzet sâhibi Rabbin, (onların) vasıflamakta oldukları şeylerden pek münezzehtir. ﴾180﴿ Ve selâm, peygamberler üzerine olsun! ﴾181﴿ Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. ﴾182﴿
سُورَةُ الصَّاۤفَّاتِ
< ٤٥١ >
الجزء٢٣
مَا لَكُمْ۠ كَيْفَ تَحْكُمُونَ ﴿١٥٤﴾ اَفَلَا تَذَكَّرُونَۚ ﴿١٥٥﴾ اَمْ لَكُمْ سُلْطَانٌ مُب۪ينٌۙ ﴿١٥٦﴾ فَأْتُوا بِكِتَابِكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿١٥٧﴾ وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجِنَّةِ نَسَبًاۜ وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ اِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَۙ ﴿١٥٨﴾ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يَصِفُونَۙ ﴿١٥٩﴾ اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ ﴿١٦٠﴾ فَاِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَۙ ﴿١٦١﴾ مَٓا اَنْتُمْ عَلَيْهِ بِفَاتِن۪ينَۙ ﴿١٦٢﴾ اِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَح۪يمِ ﴿١٦٣﴾ وَمَا مِنَّٓا اِلَّا لَهُ مَقَامٌ مَعْلُومٌ ﴿١٦٤﴾ وَاِنَّا لَنَحْنُ الصَّٓافُّونَۚ ﴿١٦٥﴾ وَاِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ ﴿١٦٦﴾ وَاِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَۙ ﴿١٦٧﴾ لَوْ اَنَّ عِنْدَنَا ذِكْرًا مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿١٦٨﴾ لَكُنَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ ﴿١٦٩﴾ فَكَفَرُوا بِه۪ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ ﴿١٧٠﴾ وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَل۪ينَۚ ﴿١٧١﴾ اِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَۖ ﴿١٧٢﴾ وَاِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ ﴿١٧٣﴾ فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى ح۪ينٍۙ ﴿١٧٤﴾ وَاَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ ﴿١٧٥﴾ اَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ ﴿١٧٦﴾ فَاِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَٓاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَر۪ينَ ﴿١٧٧﴾ وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى ح۪ينٍۙ ﴿١٧٨﴾ وَاَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ ﴿١٧٩﴾ سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَۚ ﴿١٨٠﴾ وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَل۪ينَۚ ﴿١٨١﴾ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿١٨٢﴾

Önceki Sonraki


logo