Tâ-Hâ Sûresi
< 313 >
16. Cüz
Hani bir vakit (Firavun, doğan çocukları öldürüyordu da sen doğduğun zaman annen endişelenmişti. İşte bu sırada) ilham edilen şu ilhamı annene verdik: ﴾38﴿ Onu (çocuğu - Mûsa'yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahile atsın. Onu, hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın. Bir de mürakabem altında yetiştirilmen için üzerine tarafımdan bir sevgi bırakmıştım (ya Mûsa!). ﴾39﴿ Hani kız kardeşin, (denize atılmandan sonra seni takip ederek Firavun'un sarayına) gidip (hiç bir meme kabul etmediğini işitince) diyordu ki: “Size, ona iyi bakacak birini buluvereyim mi” Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın olsun da, kederlenmesin. Hem (sen çocukken) bir adam (kıptî bir kâfir) öldürdün de seni gamdan (kısasdan) kurtardık. Seni çeşitli belâlarla imtihan ettik. Bu sebeple yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra da bir takdire göre (kırk yaşına vararak Firavun'a) geldin, ey Mûsa! ﴾40﴿ Ben, seni, kendime Peygamber seçtim. ﴾41﴿ Sen, kardeşinle birlikte mucizelerimle git. İkiniz de beni anmakta (risaletimi tebliğde) gevşeklik etmeyin. ﴾42﴿ Firavun'a gidin, çünkü o hakikaten azdı (ben Rabbim, dedi). ﴾43﴿ Varın da, ona yumuşak söz söyleyin; olur ki nasihat dinler, yahud korkar. ﴾44﴿ (Mûsa ile Harûn) dediler ki: “- Ey Rabbimiz! Firavun'un bize saldırmasından, yahud aşırı gitmesinden korkuyoruz.” ﴾45﴿ Allah buyurdu ki: “- Korkmayın, zira ben sizinle beraberim; işitirim ve görürüm. ﴾46﴿ Hemen gidin de Firavun'a deyin ki, biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artık İsrail Oğullarını bizimle gönder. (Şam'a gitsinler, esaret ve kölelikten, eziyyetten kurtulsunlar). Onlara azap etme (oğullarını öldürüp işkence yapma). Biz, sana, Rabbinden bir mucize ile geldik. Dünya ve ahiret selâmeti, hidayete (tevhid dinine) tabi olanlaradır. ﴾47﴿ Gerçekten bize vahy olundu ki, azab, muhakkak olarak Peygamberleri inkâr edenlere ve imandan yüz çevirenleredir.” ﴾48﴿ Firavun şöyle dedi: “- O halde sizin Rabbiniz kimdir? Ey Mûsa! ﴾49﴿ Musa; “Bizim Rabbimiz, her şeye suret ve şeklini veren, sonra da yolunu gösterendir.” dedi. ﴾50﴿ Firavun dedi ki: Öyleyse geçmiş asırlar halkının hali nedir (ölümlerinden sonra saadette midirler, şekavette midirler?) ﴾51﴿
سُورَةُ طٰهٰ
< ٣١٣ >
الجزء١٦
اِذْ اَوْحَيْنَٓا اِلٰٓى اُمِّكَ مَا يُوحٰىۙ ﴿٣٨﴾ اَنِ اقْذِف۪يهِ فِي التَّابُوتِ فَاقْذِف۪يهِ فِي الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ ل۪ي وَعَدُوٌّ لَهُۜ وَاَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِنّ۪يۚ وَلِتُصْنَعَ عَلٰى عَيْن۪يۢ ﴿٣٩﴾ اِذْ تَمْش۪ٓي اُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰى مَنْ يَكْفُلُهُۜ فَرَجَعْنَاكَ اِلٰٓى اُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَۜ وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُونًا۠ فَلَبِثْتَ سِن۪ينَ ف۪ٓي اَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلٰى قَدَرٍ يَا مُوسٰى ﴿٤٠﴾ وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْس۪يۚ ﴿٤١﴾ اِذْهَبْ اَنْتَ وَاَخُوكَ بِاٰيَات۪ي وَلَا تَنِيَا ف۪ي ذِكْر۪يۚ ﴿٤٢﴾ اِذْهَبَٓا اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۚ ﴿٤٣﴾ فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَيِّنًا لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ اَوْ يَخْشٰى ﴿٤٤﴾ قَالَا رَبَّنَٓا اِنَّنَا نَخَافُ اَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَٓا اَوْ اَنْ يَطْغٰى ﴿٤٥﴾ قَالَ لَا تَخَافَٓا اِنَّن۪ي مَعَكُمَٓا اَسْمَعُ وَاَرٰى ﴿٤٦﴾ فَأْتِيَاهُ فَقُولَٓا اِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَاَرْسِلْ مَعَنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْۜ قَدْ جِئْنَاكَ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكَۜ وَالسَّلَامُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدٰى ﴿٤٧﴾ اِنَّا قَدْ اُوحِيَ اِلَيْنَٓا اَنَّ الْعَذَابَ عَلٰى مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰى ﴿٤٨﴾ قَالَ فَمَنْ رَبُّكُمَا يَا مُوسٰى ﴿٤٩﴾ قَالَ رَبُّنَا الَّذ۪ٓي اَعْطٰى كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدٰى ﴿٥٠﴾ قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْاُولٰى ﴿٥١﴾

Önceki Sonraki


logo