Azizin hanımı onların dedikodusunu işitince, onlara bir davet verdi. Onlara dayalı döşeli bir sofra hazırladı, herbirinin eline birer bıçak verdi, Yusuf'a da “Yanlarına çık” dedi. Onu gördüklerinde, güzelliğine hayran kaldılar da şaşkınlıkla ellerini kestiler. “Aman Allahım, bu beşer olamaz,” dediler. “Olsa olsa bu büyük bir melektir!” ﴾31﴿
Kadın “İşte, beni kınadığınız şey bu,” dedi. “Ben ondan muradımı almak istedim, fakat o namuslu davrandı. Ama yemin olsun, dediğimi yapmazsa hapse girecek ve küçük düşecek.” ﴾32﴿
Yusuf “Yâ Rabbi,” dedi. “Onların beni çağırdığı şeyden ise, zindan bana daha sevimlidir. Eğer Sen onların tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben onlara meyleder ve cahillerden olurum.” ﴾33﴿
Rabbi onun duasını kabul etti ve onların tuzaklarını kendisinden uzaklaştırdı. Şüphesiz, O herşeyi işitir, herşeyi bilir. ﴾34﴿
Sonra, o kadar delilleri gördükleri halde, onlarda Yusuf'u bir süre hapsetme düşüncesi ağır bastı. ﴾35﴿
Onunla beraber zindana iki delikanlı girmişti. Onlardan biri, “Ben rüyamda şaraplık üzüm sıktığımı gördüm” dedi. Diğeri ise, “Ben de başımın üstünde ekmek taşıdığımı ve kuşların ondan yediğini gördüm” dedi. “Bize rüyalarımızı tabir et; çünkü biz seni iyilik yapan bir kimse olarak görüyoruz” dediler. ﴾36﴿
Yusuf dedi ki: “Size nasipleneceğiniz bir yiyecek gelmeden önce ben size onu haber veririm. Bu bana Rabbimin öğrettiği bilgilerdendir. Ben Allah'a inanmayan ve âhireti inkâr eden bir kavmin dinini terk ettim. ﴾37﴿