Yusuf Sûresi
< 237 >
12. Cüz
Derken, evinde bulunduğu kadın onun nefsinden muradını almak istedi, kapıları kapatıp “Haydi gelsene” dedi. Yusuf “Allah korusun,” dedi. “Kocan benim efendimdir; o bana çok iyi bakıyor. Zalimler ise iflâh olmazlar.” ﴾23﴿ Kadın ona gerçekten niyeti kurmuştu. Rabbinin delilini görmüş olmasaydı, Yusuf da ona kapılıp gidecekti. Kötülüğü ve fuhşu böylece ondan uzaklaştırdık. Çünkü o ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı. ﴾24﴿ Sonra kapıya koşuştular. Bu arada kadın onun gömleğini arkasından yırttı. Kapı önünde kadının kocasıyla karşılaştılar. Kadın dedi ki: “Senin ailene kötülük yapmak isteyen birisinin hapisten veya acı bir azaptan başka bir cezası var mı?” ﴾25﴿ Yusuf ise “Asıl o benden muradını almak istedi” dedi. Kadının yakınlarından biri de şöyle şahitlik etti: “Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiştir, o ise yalancıdır. ﴾26﴿ “Gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir, o doğru söylüyordur.” ﴾27﴿ Yusuf'un gömleğini arkadan yırtılmış görünce, kocası “Anlaşılan bu sizin tuzaklarınızdan biri,” dedi. “Siz kadınların tuzağı ise pek yaman olur. ﴾28﴿ “Yusuf, sen bunu unut. Kadın, sen de günahın için af dile; çünkü günahkâr olmuşsun.” ﴾29﴿ Şehirdeki kadınlar “Azizin hanımı genç kölesinden kâm almak istemiş,” dediler. “Besbelli onun aşkı yüreğine işlemiş. Görüyoruz ki kadın iyice şaşırmış.” ﴾30﴿
سُورَةُ يُوسُفَ
< ٢٣٧ >
الجزء١٢
وَرَاوَدَتْهُ الَّت۪ي هُوَ ف۪ي بَيْتِهَا عَنْ نَفْسِه۪ وَغَلَّقَتِ الْاَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَۜ قَالَ مَعَاذَ اللّٰهِ اِنَّهُ رَبّ۪ٓي اَحْسَنَ مَثْوَايَۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ ﴿٢٣﴾ وَلَقَدْ هَمَّتْ بِه۪ۗ وَهَمَّ بِهَاۚ لَوْلَٓا اَنْ رَاٰ بُرْهَانَ رَبِّه۪ۜ كَذٰلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّٓوءَ وَالْفَحْشَٓاءَۜ اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَص۪ينَ ﴿٢٤﴾ وَاسْتَبَقَا الْبَابَ وَقَدَّتْ قَم۪يصَهُ مِنْ دُبُرٍ وَاَلْفَيَا سَيِّدَهَا لَدَا الْبَابِۜ قَالَتْ مَا جَزَٓاءُ مَنْ اَرَادَ بِاَهْلِكَ سُٓوءًا اِلَّٓا اَنْ يُسْجَنَ اَوْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٢٥﴾ قَالَ هِيَ رَاوَدَتْن۪ي عَنْ نَفْس۪ي وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ اَهْلِهَاۚ اِنْ كَانَ قَم۪يصُهُ قُدَّ مِنْ قُبُلٍ فَصَدَقَتْ وَهُوَ مِنَ الْكَاذِب۪ينَ ﴿٢٦﴾ وَاِنْ كَانَ قَم۪يصُهُ قُدَّ مِنْ دُبُرٍ فَكَذَبَتْ وَهُوَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ ﴿٢٧﴾ فَلَمَّا رَاٰ قَم۪يصَهُ قُدَّ مِنْ دُبُرٍ قَالَ اِنَّهُ مِنْ كَيْدِكُنَّۜ اِنَّ كَيْدَكُنَّ عَظ۪يمٌ ﴿٢٨﴾ يُوسُفُ اَعْرِضْ عَنْ هٰذَا وَاسْتَغْفِر۪ي لِذَنْبِكِۚ اِنَّكِ كُنْتِ مِنَ الْخَاطِـ۪ٔينَ۟ ﴿٢٩﴾ وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَد۪ينَةِ امْرَاَتُ الْعَز۪يزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِه۪ۚ قَدْ شَغَفَهَا حُبًّاۜ اِنَّا لَنَرٰيهَا ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ ﴿٣٠﴾

Önceki Sonraki


logo