Hûd Sûresi
< 229 >
12. Cüz
“Eyvahlar olsun!” dedi. “Bu kocamış halimle mi doğuracağım? Üstelik kocam da bir pir-i fani iken! Bu çok tuhaf birşey!” ﴾72﴿ Onlar “Allah'ın işine mi şaşıyorsun?” dediler. “Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun, ey hane halkı. O hamd edilmeye lâyıktır ve şanı pek yücedir.” ﴾73﴿ Korkusu gidip de müjdeyi alınca İbrahim Lût kavmi hakkında Bizimle tartıştı. ﴾74﴿ Gerçekten İbrahim yumuşak huylu, içli ve kendisini Allah'a vermiş biriydi. ﴾75﴿ “Vazgeç bu işten, ey İbrahim,” dediler. “Artık Rabbinin emri gelmiştir. Onlara, geri çevrilemeyecek bir azap ulaşmak üzere.” ﴾76﴿ Elçilerimiz kendisine geldiğinde, Lût bundan çok sıkıldı, göğsü daraldı, “Bugün pek çetin bir gün olacak” dedi. ﴾77﴿ Derken kavmi koşarak geldiler ki, ondan önce de zaten o kötü fiili işlemekteydiler. Lût, “Ey kavmim, işte şunlar kızlarım,” dedi. “Onlar sizin için daha temizdir. Allah'tan korkun ve beni misafirlerime rezil etmeyin. İçinizde hiç aklı başında adam yok mu?” ﴾78﴿ “Sen de biliyorsun ki senin kızlarınla bizim bir işimiz yok,” dediler. “Bizim ne istediğimizi pekalâ biliyorsun.” ﴾79﴿ Lût “Keşke size yetecek gücüm olsaydı,” dedi. “Veya sağlam bir dayanağa sığınabilseydim!” ﴾80﴿ Konuklar dediler ki: “Ey Lût, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana el uzatamazlar. Gecenin bir vaktinde ailenle birlikte yola çık. Hiçbiriniz geri dönüp bakmasın. Ancak karın müstesna; kavminin başına gelen onun da başına gelecektir. Onların vadesi sabah vaktidir. Sabah ise yakın değil mi? ﴾81﴿
سُورَةُ هُودٍ
< ٢٢٩ >
الجزء١٢
قَالَتْ يَا وَيْلَتٰٓى ءَاَلِدُ وَاَنَا۬ عَجُوزٌ وَهٰذَا بَعْل۪ي شَيْخًاۜ اِنَّ هٰذَا لَشَيْءٌ عَج۪يبٌ ﴿٧٢﴾ قَالُٓوا اَتَعْجَب۪ينَ مِنْ اَمْرِ اللّٰهِ رَحْمَتُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ اَهْلَ الْبَيْتِۜ اِنَّهُ حَم۪يدٌ مَج۪يدٌ ﴿٧٣﴾ فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ اِبْرٰه۪يمَ الرَّوْعُ وَجَٓاءَتْهُ الْبُشْرٰى يُجَادِلُنَا ف۪ي قَوْمِ لُوطٍۜ ﴿٧٤﴾ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُّنِيبٌ ﴿٧٥﴾ يَٓا اِبْرٰه۪يمُ اَعْرِضْ عَنْ هٰذَاۚ اِنَّهُ قَدْ جَٓاءَ اَمْرُ رَبِّكَۚ وَاِنَّهُمْ اٰت۪يهِمْ عَذَابٌ غَيْرُ مَرْدُودٍ ﴿٧٦﴾ وَلَمَّا جَٓاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا س۪ٓيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالَ هٰذَا يَوْمٌ عَص۪يبٌ ﴿٧٧﴾ وَجَٓاءَهُ قَوْمُهُ يُهْرَعُونَ اِلَيْهِ وَمِنْ قَبْلُ كَانُوا يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِۜ قَالَ يَا قَوْمِ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ بَنَات۪ي هُنَّ اَطْهَرُ لَكُمْ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَلَا تُخْزُونِ ف۪ي ضَيْف۪يۜ اَلَيْسَ مِنْكُمْ رَجُلٌ رَش۪يدٌ ﴿٧٨﴾ قَالُوا لَقَدْ عَلِمْتَ مَا لَنَا ف۪ي بَنَاتِكَ مِنْ حَقٍّۚ وَاِنَّكَ لَتَعْلَمُ مَا نُر۪يدُ ﴿٧٩﴾ قَالَ لَوْ اَنَّ ل۪ي بِكُمْ قُوَّةً اَوْ اٰو۪ٓي اِلٰى رُكْنٍ شَد۪يدٍ ﴿٨٠﴾ قَالُوا يَا لُوطُ اِنَّا رُسُلُ رَبِّكَ لَنْ يَصِلُٓوا اِلَيْكَ فَاَسْرِ بِاَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِنَ الَّيْلِ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنْكُمْ اَحَدٌ اِلَّا امْرَاَتَكَۜ اِنَّهُ مُص۪يبُهَا مَٓا اَصَابَهُمْۜ اِنَّ مَوْعِدَهُمُ الصُّبْحُۜ اَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَر۪يبٍ ﴿٨١﴾

Önceki Sonraki


logo