Şûrâ Sûresi
< 486 >
25. Cüz
Denizde dağlar gibi akıp giden gemiler de Onun âyetlerindendir. ﴾32﴿ O dilerse rüzgârı durdurur da denizin üstünde hareketsiz kalıverirler. Çok sabreden ve çok şükreden herbir kul için bunda âyetler vardır. ﴾33﴿ Veya kazandıkları günahlar yüzünden onları batırır; birçoğunu da affeder. ﴾34﴿ Tâ ki, âyetlerimiz hakkında tartışanlar, sığınacak bir yerlerinin olmadığını bilsinler. ﴾35﴿ Size verilen ne varsa, hep dünya hayatının gelip geçici menfaatidir. Allah katındaki ise, iman eden ve Rabbine tevekkül edenler için daha hayırlı ve daha devamlıdır. ﴾36﴿ Onlar büyük günahlardan ve fuhşiyattan kaçınırlar; öfkelendiklerinde ise kusurları bağışlarlar. ﴾37﴿ Onlar Rablerinin çağrısına uyarlar ve namazı dosdoğru kılarlar. Aralarındaki işleri ise istişare iledir. Onlara rızık olarak verdiğimiz şeylerden de bağışta bulunurlar. ﴾38﴿ Onların hakkına tecavüz edildiği zaman hep birlikte yardımlaşarak haklarını alırlar. ﴾39﴿ Kötülüğün karşılığı, ona denk bir kötülüktür. Fakat kim bağışlar ve barış yolunu seçerse, onun ödülü Allah'a aittir. O ise zalimleri hiç sevmez. ﴾40﴿ Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseyi suçlamak için bir yol yoktur. ﴾41﴿ Suçlanacak olan, halka zulmeden ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapan kimsedir. İşte onlar için acı bir azap vardır. ﴾42﴿ Bununla beraber, kim sabreder ve bağışlarsa, işte bu, uğrunda azmedilmeye değer işlerdendir. ﴾43﴿ Allah kimi saptırırsa, artık onun dostu olmaz. Zalimleri de görürsün ki, azabı gördükleri zaman “Geri dönmenin bir yolu yok mu?” demektedirler. ﴾44﴿
سُورَةُ الشُّورٰى
< ٤٨٦ >
الجزء٢٥
وَمِنْ اٰيَاتِهِ الْجَوَارِ فِي الْبَحْرِ كَالْاَعْلَامِۜ ﴿٣٢﴾ اِنْ يَشَأْ يُسْكِنِ الرّ۪يحَ فَيَظْلَلْنَ رَوَاكِدَ عَلٰى ظَهْرِه۪ۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍۙ ﴿٣٣﴾ اَوْ يُوبِقْهُنَّ بِمَا كَسَبُوا وَيَعْفُ عَنْ كَث۪يرٍۘ ﴿٣٤﴾ وَيَعْلَمَ الَّذ۪ينَ يُجَادِلُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَاۜ مَا لَهُمْ مِنْ مَح۪يصٍ ﴿٣٥﴾ فَمَٓا اُو۫ت۪يتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَمَا عِنْدَ اللّٰهِ خَيْرٌ وَاَبْقٰى لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَلٰى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَۚ ﴿٣٦﴾ وَالَّذ۪ينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَٓائِرَ الْاِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ وَاِذَا مَا غَضِبُوا هُمْ يَغْفِرُونَۚ ﴿٣٧﴾ وَالَّذ۪ينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَۖ وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْۖ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۚ ﴿٣٨﴾ وَالَّذ۪ينَ اِذَٓا اَصَابَهُمُ الْبَغْيُ هُمْ يَنْتَصِرُونَ ﴿٣٩﴾ وَجَزٰٓؤُ۬ا سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِثْلُهَاۚ فَمَنْ عَفَا وَاَصْلَحَ فَاَجْرُهُ عَلَى اللّٰهِۜ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِم۪ينَ ﴿٤٠﴾ وَلَمَنِ انْتَصَرَ بَعْدَ ظُلْمِه۪ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَا عَلَيْهِمْ مِنْ سَب۪يلٍۜ ﴿٤١﴾ اِنَّمَا السَّب۪يلُ عَلَى الَّذ۪ينَ يَظْلِمُونَ النَّاسَ وَيَبْغُونَ فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٤٢﴾ وَلَمَنْ صَبَرَ وَغَفَرَ اِنَّ ذٰلِكَ لَمِنْ عَزْمِ الْاُمُورِ۟ ﴿٤٣﴾ وَمَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ فَمَا لَهُ مِنْ وَلِيٍّ مِنْ بَعْدِه۪ۜ وَتَرَى الظَّالِم۪ينَ لَمَّا رَاَوُا الْعَذَابَ يَقُولُونَ هَلْ اِلٰى مَرَدٍّ مِنْ سَب۪يلٍۚ ﴿٤٤﴾

Önceki Sonraki


logo