Neml Sûresi
< 378 >
19. Cüz
“Orada, onları yöneten bir kadın hükümdar buldum ki, her türlü imkâna sahip; pek büyük bir de tahtı var. ﴾23﴿ “Onu ve kavmini, Allah'ı bırakmış da güneşe secde ediyor halde buldum. Şeytan bu işi onlara böyle süsleyerek onları yoldan çıkarmış; bir daha da yollarını doğrultamıyorlar. ﴾24﴿ “Göklerde ve yerdeki gizlilikleri meydana çıkaran ve sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş. ﴾25﴿ “O Allah ki, Ondan başka tanrı yoktur; O, Büyük Arş'ın Rabbidir.” ﴾26﴿ Süleyman “Göreceğiz,” dedi. “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancının biri misin? ﴾27﴿ “Şu mektubumu götür, onlara bırak; sonra bir kenara çekil ve ne yapacaklarına bak.” ﴾28﴿ Belkıs “Efendiler,” dedi. “Bana önemli bir mektup bırakıldı. ﴾29﴿ “Süleyman'dan geliyor ve Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla başlıyor. ﴾30﴿ “ 'Bana büyüklük taslamadan teslim olun' diyor.” ﴾31﴿ Belkıs “Efendiler, bu iş hakkında bana görüşünüzü bildirin,” dedi. “Ben hiçbir işte sizin görüşünüzü almadan kesin bir hüküm vermiş değilim.” ﴾32﴿ “Biz güç sahibi savaş ehliyiz,” dediler. “Emir ise sana aittir. Düşün, ne gerekiyorsa emret.” ﴾33﴿ Belkıs dedi ki: “Hükümdarlar bir beldeye girdiklerinde oranın düzenini bozar, şereflilerini hor ve hakir ederler. Onların âdeti böyledir. ﴾34﴿ “Ben onlara bir armağan gönderip bakacağım, elçiler nasıl bir cevapla dönecekler.” ﴾35﴿
سُورَةُ النَّمْلِ
< ٣٧٨ >
الجزء١٩
اِنّ۪ي وَجَدْتُ امْرَاَةً تَمْلِكُهُمْ وَاُو۫تِيَتْ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ وَلَهَا عَرْشٌ عَظ۪يمٌ ﴿٢٣﴾ وَجَدْتُهَا وَقَوْمَهَا يَسْجُدُونَ لِلشَّمْسِ مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ اَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّب۪يلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَۙ ﴿٢٤﴾ اَلَّا يَسْجُدُوا لِلّٰهِ الَّذ۪ي يُخْرِجُ الْخَبْءَ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ ۩ ﴿٢٥﴾ اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ ﴿٢٦﴾ قَالَ سَنَنْظُرُ اَصَدَقْتَ اَمْ كُنْتَ مِنَ الْكَاذِب۪ينَ ﴿٢٧﴾ اِذْهَبْ بِكِتَاب۪ي هٰذَا فَاَلْقِهْ اِلَيْهِمْ ثُمَّ تَوَلَّ عَنْهُمْ فَانْظُرْ مَاذَا يَرْجِعُونَ ﴿٢٨﴾ قَالَتْ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَؤُ۬ا اِنّ۪ٓي اُلْقِيَ اِلَيَّ كِتَابٌ كَر۪يمٌ ﴿٢٩﴾ اِنَّهُ مِنْ سُلَيْمٰنَ وَاِنَّهُ بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣٠﴾ اَلَّا تَعْلُوا عَلَيَّ وَأْتُون۪ي مُسْلِم۪ينَ۟ ﴿٣١﴾ قَالَتْ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَؤُ۬ا اَفْتُون۪ي ف۪ٓي اَمْر۪يۚ مَا كُنْتُ قَاطِعَةً اَمْرًا حَتّٰى تَشْهَدُونِ ﴿٣٢﴾ قَالُوا نَحْنُ اُو۬لُوا قُوَّةٍ وَاُو۬لُوا بَأْسٍ شَد۪يدٍ وَالْاَمْرُ اِلَيْكِ فَانْظُر۪ي مَاذَا تَأْمُر۪ينَ ﴿٣٣﴾ قَالَتْ اِنَّ الْمُلُوكَ اِذَا دَخَلُوا قَرْيَةً اَفْسَدُوهَا وَجَعَلُٓوا اَعِزَّةَ اَهْلِهَٓا اَذِلَّةًۚ وَكَذٰلِكَ يَفْعَلُونَ ﴿٣٤﴾ وَاِنّ۪ي مُرْسِلَةٌ اِلَيْهِمْ بِهَدِيَّةٍ فَنَاظِرَةٌ بِمَ يَرْجِعُ الْمُرْسَلُونَ ﴿٣٥﴾

Önceki Sonraki


logo