(Havârîler:) “Rabbimiz! İndirdiğine îmân ettik ve peygambere tâbi' olduk. Artık bizi(seni ve peygamberlerini tasdîk eden) şâhidlerle berâber yaz!” (dediler). ﴾53﴿
Ve (o yahudiler, Îsâ'ya) tuzak kurdular, Allah da (onlara) tuzak kurdu (karşılık verdi). Allah ise, tuzak kuranların en hayırlısıdır. ﴾54﴿
O vakit Allah şöyle buyurdu: “Ey Îsâ! Seni (kıyâmete yakın) vefât ettirecek olan ve seni kendime yükseltici ve seni o inkâr edenlerden (onların iftirâlarından) temizleyici ve sana tâbi' olanları kıyâmet gününe kadar inkâr edenlerin üstünde tutacak olan, şübhesiz benim! Sonra dönüşünüz ancak banadır; artık hakkında ihtilâf etmekte olduğunuz şeyler husûsunda aranızda (ben) hüküm vereceğim!” ﴾55﴿
Fakat o inkâr edenler yok mu, artık onları dünyada ve âhirette şiddetli bir azâb ile cezâlandıracağım! Onlar için yardımcılardan kimse de yoktur. ﴾56﴿
Hâlbuki îmân edip sâlih ameller işleyenlere gelince, artık (Rabbin) onlara mükâfâtlarını tam olarak verecektir. Çünki Allah, zâlimleri sevmez. ﴾57﴿
(Ey Resûlüm!) Bu (anlatılanlar) ki, onu sana âyetlerden ve hikmetli olan zikirden(Kur'ândan) okuyoruz. ﴾58﴿
Şübhesiz ki Allah katında Îsâ'nın (babasız yaratılışının) misâli, Âdem'in misâli gibidir. (Allah) onu (da babası olmadan) bir topraktan yarattı, sonra ona “Ol!” dedi, (o da)hemen oluverdi. ﴾59﴿
Bu hak (gerçek haber), Rabbinden (gelen)dir; öyle ise şübhe edenlerden olma! ﴾60﴿
Artık sana ilim geldikten sonra, kim onun (Îsâ'nın) hakkında seninle tartışırsa, bunun üzerine de ki: “(İddiânızda samîmî iseniz) gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra gönülden duâ edelim de Allah'ın lâ'netini yalancıların üzerine kılalım!” ﴾61﴿